Kendinle Dost Olmak - 1

YAZAR : Cumartesi, Kasım 25, 2023

 


Kendinle dost olmak, kendinle iyi geçinmek ne demek? Kendini sevmekten farklı mı? 
Yeni bir yazı dizisine başlıyorum . Her yerden duyduğumuz bu kendini sev , sen önemlisin , seni üzenleri hayatından çıkar benzeri cümlelerle kendinle dost olmak farklı mı?
Kendini sev dendiğinde biraz bencilce algılanabiliyor. Sanki sadece kendini sev başkaları önemli değil sen önemlisin gibi bir havası var( kızım öyle bir vibe alıyorum diyor:))) 
Kendini biraz sevmek çok iyidir aslında hiç sevmeyen insanlardan daha faydalıdır kendini seven insan. Ama aşırıya kaçıp narsizim boyutundaki sevgi zararlıdır. 
Kendinle dost olmak için neler yapmak gerekir dersen ilk olarak şöyle düşünmeni öneriririm. Çok değer verdiğin bir dostuna davranır gibi davran kendine. Mesela o kırılacak diye korktuğun , söylemediğin şeyleri kendine de yapma. Üzüldüğünde destekleme cümlelerini kendine de söyle. Kendin hakkında asla kötü konuşma, bilinçaltın şaka da olsa her şeyi ciddiye aldığı için inanabilir. 
Kendini duvardan duvara vurup dövme mesela, kendine bu kadar kötü davranma iznini nereden alıyorsun acaba?:))))
Kendinle dost olma giriş 101 dersi, önce kendine kötü davranmayı, eleştirmeyi ve kızmayı bırak.

İtalya Turu 1

YAZAR : Salı, Eylül 19, 2023

       6-11 Eylül arası 5 gece 6 gün İtalya gezisine gittik. Aslında şöyle oldu. Kızım küçük olduğu için yurt dışı gezilerine onu götürmemiştik daha önce gittiğimizde. Ona söz vermiştim. Aslında o Paris ve Disneyland turu istiyordu ama ben pek istemiyordum. Hem daha önce Paris i gördüğümden hem de Paris'te ağustos ayında sokak olayları olduğundan dolayı istemiyordum. Paris karışık şimdi gidilmez falan diyerek ikna ettim. Sonra nereye gidelim diye düşünürken pandemiden önce planladığımız ama gidemediğimiz İtalya geldi aklıma. Bir kaç tur firmasıyla görüştükten sonra bir tanesine karar verdim ancak arkadaşım Konya'ya davet ettiği için satın almak için gidemedim. Konya'dayken kız kardeşim aradı ve İtalya için tur satın alıp almadığımı sordu. Henüz almadığımı Konya dan dönünce alacağımı söyleyince bir komşusunun aylar önce tur aldığını ama vize alamadığı için turu devretmek istediğini söyledi. Benim için de güzel bir fırsat oldu çünkü güncel fiyatlarla daha pahalı olacaktı. Kısmet diye bir şey var:)

Neyse efendim biz tatil sepeti" sitesinden aldık turumuzu ama daha sonra tur rehberimizden öğrendiğimize ve tura katılanların söylediklerine göre bütün satın alanları bir havuzda birleştiriyorlarmış yani hiç bir tur bir otobüsü dolduramıyormuş. Bu yüzden joly tur, gezinomi vb..... her turdan insanlar vardı. 

Turumuz 6 eylül sabah 08:30 da Sabiha Gökçen Hava Alanı dış hatların önünde buluşmamızla başlayacaktı. Ama biz Ankara'dan gideceğimiz için sabah 05:45'e uçak bileti aldık. Rahat rahat yetişeceğimizi düşünürken kız kardeşim aradı ve uçakların çok sık rötar yaptığını 2 saat rötar yapsa turu kaçırabileceğimizi söyleyince uçak saatini değiştirdik. gece 10:30 uçağıyla İstanbul'a gittik ve Sabiha Gökçen Havaalanı'nda sabaha kadar bekledik. Bu kısım çok yorucu oldu. Kafede koltuklarda uyukladık :) 

Ertesi sabah buluşma saatinde buluşma yerine gittiğimizde tur rehberimiz Gül Hanım'la buluştuk. Check in yaptırabileceğimizi uçaktan inince Roma Havaalanı'nde bagaj bölümünde beklememizi söyledi. Uçaktan indikten sonra bagaj alma alanında hep birlikte buluştuk ve tur otobüsüne geçtik. Otobüse yerleştikten sonra rehberimiz yoklama yaptı ve her ikili, üçlü gruba bir numara verdi. Yani genelde insanlar aileleriyle ya da arkadaşlarıyla gelmişlerdi. Biz kızımla 13 numaraydık:) Ve her geziden sonra numaramızı söyleyerek yoklama aldı. 

İlk gün Collesium'a doğru hareket ederken yoklamadan sonra genel bilgiler verdi. Ve dedi ki; "para+sağlık ve zaman üçlüsü nadiren bir araya gelir. Paranız olur zamanınız olmaz, zamanınız olur sağlığınız olmaz , velhasıl biri olur biri olmaz. Eğer üçünü denk getirip buraya gelebildiyseniz u bir şanstır ve umarım bu şansınızı keyifle değerlendirirsiniz". 

"Eğer dünya bir kitapsa seyahat etmeyenler hep aynı sayfayı okurlar" 

Bu cümlesi çok hoşuma gitti. Ve devam etti "her seyahat sizi değiştirir bakalım buradan döndüğünüzde ne ilhamlar almış olarak döneceksiniz. Bu değişiminizi hayatınıza nasıl yansıtacaksınız?" Bu arada rehberimiz Gül Hanım 66 yaşında çok donanımlı bir kadın. Bu yüzden gezi esnasında anlattıkları , tarih ve felsefe bilgisi çok etkileyiciydi. Ayrıca kendisi öyle enerjik biriydi ki tura katılan genç yaşlı herkes ona yetişmekte zorlanıyordu. Biraz yavaş olmasını rica ettiklerinde "siz beni 66'da gördünüz bir de 36 da görecektiniz" diye takıldı.  Tur boyunca elinde pembe puantiyeli şemsiyesiyle , biz rahat bulalım diye, dolaştı ve biz pembe şemsiyeyi takip edeceğiz diye canımız çıktı:))))

Collesium'u dışarıdan gördük. Çünkü aylar öncesinden biletler bitiyormuş ve için bir günde gezmek çok zormuş. Tur kapsamında içinin gezilmesi yokmuş. Hatta anladığım kadarıyla hiç bir turda yokmuş. Collesium'un çevresinde dolaşıp fotoğraflar çektikten sonra tekara otobüse bindik ve aşıklar çeşmesine gittik. Aşıklar Çeşmesi'nin tarihini dinledikten sonra orada 4 peynirli pizza ve kola menüzü 8,5 eurodan fast food bir şeyler yedik. Zaten İtalya'da 4 Peynirli Pizza  , Margarita Pizza ve Makarna meşhur. Makarnayı pesto soslu , mantarlı , deniz ürünlü her şekilde yapıyorlar. Biz de 6 gün boyunca çeşitleri denedik. 

Aşıklar Çeşmesi çevresinde 2 saatlik bir serbest zaman verdi ve bu 2 saate yemekte dahildi. O yüzden çok çevreden ayrılmadan gezdik. Çok kalabalıktı ve herkes para atıp dilek diliyor ve fotoğraf çektiriyordu. Aslında adı Aşıklar Çeşmesi değilmiş , Türkler öyle bir isim koymuşlar. Asıl adı Fontana di Trevi yani Üç yol Çeşmesiymiş. 

Daha sonra turla buluşup İspanyol Merdivenleri'ne gittik. 135 merdivenin bulunduğu ve çevresinde dünyaca ünlü lüks markaların mağazalarının olduğu bir meydanda bulunan merdivenlere polis oturmayı yasaklamış. Biraz dinlenmek için oturduğumuzda hemen polis gelip uyardı. Meydanda faytonlarla gezinti yapılıyordu. Meydanın karşı sokağında Antico Cafe Greco kafe var ve zamanında Hemingway burada kahve içermiş. Tabi ki biz de kahve içtik ama fiyatlar epey pahalıydı. Bu kafede en çok garsonlar dikkatimi çekti. Ben fotoğraf çektirmek için biraz önce boşalan masaya oturduğumda fotoğraf güzel çıksın diye masanın üstündeki boş bardak ve tabağı yan masaya koymaya amele amele çalışırken:)) yakışıklı ve asil garson bana "madame please stop " dedi. Özür diledi ve hemen masayı topladı. Biraz utandım:)) Sonra sipariş için yanımıza geldi daha karar vermediğimizi söyledik yine özür dileyip gitti ve biz çağırana kadar gelmedi. Çok zarif hareketler bunlar:)

Biliyorsunuz İtalya deyince akla pizza , makarna ve tiramisu gelir. Meydana çıkan sokaklardan birinden 5 euroya karton kapta tiramisu almamızı önerdi rehber ve eğer oturup yerseniz İtalya'da 4-5 euro da masa parası aldıklarını söyledi. 

Serbest zamanın ardından buluşup otelimize gittik. Otel Roma'ya yaklaşık 1 saat uzaklıkta 4 yıldızlı bir oteldi. Daha önce İtalya'ya giden arkadaşlarım oteller konusunda beni uyarmışlardı. Çok lüks ya da konforlu oteller beklemiyordum zaten. İhtiyaç duyabileceğimiz her şey vardı ama lüks bir otel değildi. 

İtalya'da bir de şehir vergileri varmış. O şehirde konaklarsan vergi veriyormuşsun. İstanbul için biz de yapsak keşke diye düşündüm. Rehber İtalya'nın çok fazla turist çektiğini ve bunun için zamanında Holywood'u kullandığını anlattı. Aşıklar Çeşmesi filmi ve Audrey Hepburn'ün  Dilek filmlerinin bu konuda çok etkili olduğunu anlattı. 

Otele gittiğimizde bir gece önceden de uykusuz olduğum için duş alıp erkenden yattım. Çünkü rehber 7'de kahvaltı saat 8:00 de otobüste olmamızı söyledi. 


Ertesi sabah 07:15 te kahvaltıya indik ve yiyecek pek bir şey bulamadık:))) 1 çeşit peynir , sahanda yumurta(görüntüsü pek iç açıcı değildi, o yüzden almadım) ve bol tatlı bişeyler vardı. Kruvasan ve kekler vardı. Zeytin yoktu:( Aslında ilk otel kahvaltı açısından iyi günlerimizmiş. En azında krem peynir , yumuşak ekmek ve ceviz vardı. İtalyanlar sabah kahvaltısında bir kruvasan ya da kurabşiye ve kahve içerlermiş. 

Otobüsle yaklaşık 1,5 saat gittikten sonra Nimi Kasabasına geldik. Yolda harika göl manzaraları vardı ve durup fotoğraf çektirdik. Rehberimiz İtalya'da çeşmeler olduğunu ancak oradan su doldurmamızın iyi olamayabileceğini anlattı. Bağırsak floramız alışık olmadığı için kötü etkilenebileceğimizi ancak kasabalardan dağlardan gelen suları içebileceğimizi söyledi. İki tür su vardı her yerde biri natural su yani bildiğimiz su diğer soda gibi mineralli su. Nimi kasabasında belediye 2 suyun da aktığı sebil gibi bir yer yapmış. Sularımızı orada doldurduk ve oradan başka bir yerden su içmedik.

Nimi kasabası çileğiyle ünlü bir yer olduğu için çileğe dair her şey vardı. Küçük şirin kafelerden birinde çilekli turta yedik kahve içtik. Biraz dolaştıktan sonra Vatikan'a gitmek için hareket ettik. Vatikan dünyanın en küçük ama en zengin ülkesiymiş. Bir ülkeye girer gibi giriliyor ve öndeki çok büyük kiliseyi gezip çıkıyorsunuz. Vatikan da sadece kiliseyi gördüm ben ama bir kaç arkadaş yanlışlıkla kiliseye girmeden arkasına geçmişler ve Vatikan şehrini görmüşler ama öyle bir giriş çıkış yapmışlar ki onlar da kiliseyi göremediler. 

Vatikan'dan sonra gece Roma şehir turu yaptık. Bir sürü meydan, tarihi yapı gezdik ve yemek yedik. O gece de saat 10:30 gibi otele döndük. Meydanlarda gösteri yapanlar, şarkı söyleyenler resim yapanlar vardı.

Ve 3. gün 

Ertesi sabah bavullarımızla birlikte otelden ayrıldık ve Floransa'ya doğru hareket ettik. Yolda Toscana da Ortiveri kasabasına uğradık. Muhteşem bir katedral vardı ve rehber o kasabada yaşayan insanların hayatın tadını çıkaran , yavaş yaşayan insanlar olduğunu anlattı. Kasabaya giderken uzun bir yokuş olduğu için Feniküler e bindik. Dönerken de fenikülerle aşağı inip otobüsümüze bindik. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Floransa'ya vardık. Meşhur Davut Heykeli ve bir çok heykelin bulunduğu meydanı gezdik. Dan Brown kitaplarından bildiğim Medici Ailesinin sarayı hemen o heykellerin yanında meydanda bulunuyor. Floransa'yı Floransa yapan aile olduğu söyleniyor. Heykeller orjinal değilmiş , orjinalleri müzelerdeymiş ama bire bir kopyaları meydanda duruyormuş. Davut heykeli ve bir çok heykel çıplaktı bu arada. 

Floransa'da dolaşıp akşam yemeği yedikten sonra otobüsümüzle Montecatini kasabasındaki otelimize geçtik. Buradaki otel 3 yıldızlı bir termal oteldi ama bu otelde çok sıkıntı yaşayanlar oldu. Mesela tek girişi olan bir aile odasına iki farklı aileye vermişler ve uyuyamamış doğal olarak insanlar. Bazı odalarda sıcak su , krutma makinası falan yokmuş . Bizim kaldığımız odada bunlar vardı ama çok konforlu bir oda değildi. Mesela cam açılmıyordu sadece klima vardı.

Erken bir saatte otele döndüğümüz için çıkıp biraz kasabayı gezdik. Yine bu kasabada da insanlar meydanlarda toplanmışlar , çocuklar oyun oynuyor, gençler yüksek sesle müzik dinliyorlar daha yaşlılar sohbet ediyorlardı. Kasabada yaşlı nüfus çoğunluktaydı. 

Anlattıklarımdan fark ettiyseniz hiç büyük şehre yakın bir otelde kalmadık, kalamadık. Rehber pek mümkün olmadığını söyledi belki de kalabalık gruplara vermiyorlardı.

4. gÜN

Portofino Pisa

5. Gün 

Venedik


Benimle İlgisi Yok

YAZAR : Pazar, Nisan 16, 2023



Geçenlerde bir filmde duyduğum cümle çok ilgimi çekti. “Kendileri mutsuz olan insanların tek mutlu olma yolları başkalarını mutsuz etmektir”. 

Birisi size “bugün kötü görünüyorsun” diyorsa kendisinin kötü göründüğünü düşünüp size yansıtıyordur yani meselenin sizinle ilgisi yoktur çoğu zaman . Ya da canınızı sıkmak için çabalıyorsa kendi içindeki kavgayı dışarı taşırıyordur yine sizinle ilgisi yoktur üzerinize alınmayın . Aslında genel olarak insanların davranışları sizinle ilgili değildir kendileriyle ilgilidir. 

Bunu idrak ettiğinizde çok rahatlıyorsunuz. Tam olarak anladığınızda “benimle ilgisi yok , kendi içinde ki huzursuzluğu “  diye bakabiliyorsunuz olaylara . 

Kitabımın adı gibi aslında “kimse sana karşı değil herkes kendinden yana” 

.

.

.

#bizkimizkadınız #kimsesanakarşıdeğil #farkındalık #özşefkat #huzur 

Almak mı? Vermek Mi Mutlu Eder?

YAZAR : Perşembe, Nisan 13, 2023

 


Bir mutluluk araştırmasında insanları 3 gruba ayırmışlar. Bitinci gruba 10000 tl vermişler (miktarı ve cinsi atıyorum çünkü konunun ana fikri değil) ve demişler ki “bu parayı bugün akşama kadar dilediğiniz gibi sadece kendiniz için harcayın , başka birisi için 1 kuruş bile harcayanazsınız” . 2. Gruba “ bu paranın yarısını kendiniz için yarısını başkaları için harcayın” demişler ve 3. Gruptakilere de “bu paranın hepsini başkaları için harcayacaksınız , bir kuruş bile kendinize harcayanazsınız” Günün sonunda 3 grubun mutluluk oranlarını ölçmüşler ve parayı başkaları için harcayan 3. Grubun mutluluk düzeyi en yüksek , sadece kendisi için harcayan grubun mutluluk düzeyi en düşük çıkmış . 

Vermek mutluluktur diyebilir miyiz o zaman? Ne dersiniz? 


Annelerin Mutluluğu Kimin Sorumluluğu?

YAZAR : Salı, Nisan 11, 2023

 


Hep söylenilen bir söz var “anne iyiyse çocuklar da  iyi olur “ “ Kadın mutluysa çocuklar da , eşi de mutlu olur” .

Peki annelerin mutluluğu sadece onların sorumluluğu mudur? Annenin şartları bu durumu etkilemez mi? Kendini güvende hissetmeyen bir anne mutlu olabilir mi? Her yaptığı eleştirilen , yemek, bulaşık , çamaşır , temizlik işleriyle ilgilenmek zorunda olan, bütün gün çocukla tek başına ilgilenmek zorunda kalan anneler mi sorumludur sadece . 

Annelerin şartlarının iyileştirilmesi gerekir ki iyi olabilsinler. Yakın çevresinden, özellikle küçük çocuğu olan anneler destek alabilmeli ki kendi duygularını düzenleyebilsin. 

Siz ne düşünüyorsunuz?

.

.

.


Perişan Uyku

YAZAR : Cumartesi, Nisan 08, 2023

 


8-5 çalıştığım dönemlerde iş yerinde öğle arası bazen uyku bastırırdı. Kolumu masaya koyar uyurdum. Ama ne güzel bir uyku olurdu o 😂 kolum uyuşur , boynum tutulurdu😂😂 hele ramazanda o uykunun tadından yenmezdi 😂 işte yine böyle bir gün o şekil uyumuşum iş arkadaşım Fatoş girmiş odaya , yani adlında öğlen arası bitmiş demek oluyor bu. Bana seslendi “ hadi kalk mesai başladı” dedi. Ben de gözümü zor açarken “tamam uyandım gibi bir şeyler geveledim. O zaman Fatoş defi ki “sen de ne seviyorsun böyle perişan uykuyu “ “perişan uyku mu?” O da ne demek?” dedim . “İşte böyle konforsuz , ama engellenemez bir şekilde çöktüğü için içinde bulunduğun koşulları önemsemeden uyumak” dedi. Çok hoşuma gitti bu “perişan uyku” tanımı. 



Hepimiz yaşamışızdır televizyonun karşısında neredeyse yarı oturur pozisyonda oramız buramız tutulur bir şekilde uyuyakalırız ama kalkıp yatağımıza gidince o uykudan eser kalmaz . Uyuyamayıp yatakta döner dururuz.

Belki de çok pahalı yataklar ya da aşırı konfor gerekmiyordur iyi bir uyku için. Rahat bir kafa ve vücudumuzun bioritmine uymak yeterlidir . Ne dersiniz? 

Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek

YAZAR : Pazartesi, Mart 20, 2023

 

Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak

Victoria, Seyşeller, 20 Mart, 2023 - En büyük kripto Copy Trade platformu Bitget, IPOR'un spot piyasanın İnovasyon Alanında listeleneceğini duyurdu. Dijital varlık için yatırma hizmetleri 22 Mart 2023 10:00’dan (UTC+3) itibaren sunulacak ve listeleme aynı gün saat 15:00'de (UTC+3) yapılacaktır.

IPOR Protocol, Inter Protocol Over-block Rate (IPOR) endeksini kullanan merkeziyetsiz bir faiz oranı türev borsasıdır. IPOR Endeksi, IPOR AMM, likidite havuzları ve Varlık Yönetimi akıllı sözleşmeleri aracılığıyla saklama kuruluşu olmayan zincir içi faiz oranı swapları sunmaktadır. Protokol, gelişmekte olan DeFi kredi piyasaları için faiz oranı türevleri ve endeksleri de dahil olmak üzere risk yönetimi araçları sağlayarak DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Bu durum istikrarı artırmakta ve sabit gelirli yatırımları geleneksel finans oyuncuları için daha cazip hale getirmektedir.

IPOR ekibinin 2011 yılından bu yana kripto sektöründe yer alan üyeleriyle sahip olduğu engin deneyim, ona önemli avantajlar sağlamaktadır. Üç doktoralı, sabit gelir alanında 20 yılı aşkın deneyime sahip kuantörler, 15 yılı aşkın deneyime sahip kurumsal yazılım geliştiricileri, Cardano'nun danışmanları ve 1inch'in kurucusu yer alıyor. TradFi'deki faiz oranı türev piyasası 450 ila 600 trilyon nominal arasında muazzam bir büyüklüğe sahipken, DeFi'de henüz kullanılmamıştır. IPOR protokolü, TVL'de 40 milyon doların üzerinde bir rakamla ilk 5 türev platform arasında ve Ethereum'da ilk 2 sırada yer almaktadır.

Bitget Yöneticisi Gracy Chen: "Vadeli işlemler ve Copy Trade’de lider bir kripto borsası olarak, ürün tekliflerini genişletmek bu yılki ana stratejimiz. Ayı piyasasında bile, hızla büyüyen spot işlemler piyasamızda daha fazla gelecek vaat eden projeyi desteklemekten mutluluk duyuyoruz ve IPOR'un benzersiz özelliklerinin hem DeFi hem de TradFi oyuncularını çekerek DeFi'yi daha geniş bir kitleye ulaştıracağına inanıyoruz."

Coingecko'ya göre, Bitget'in 24 saatlik işlem hacmi 845 milyon dolar civarında ve tüm spot borsalar arasında 10. sırada yer alıyor. Platform şu anda 529 işlem çifti ile 460'ın üzerinde coin'i desteklemektedir.

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, temel özellikleri olarak yenilikçi ürünler ve sosyal işlem hizmetleri ile dünyanın lider ilk beş kripto para borsası arasındadır. 100'den fazla ülke ve bölgede 8 milyondan fazla kullanıcıya hizmet veren borsa, güvenli, tek noktadan işlem çözümü sunarak kullanıcıların daha akıllı işlem yapmalarına yardımcı olmayı taahhüt eder. Ayrıca, aralarında efsanevi Arjantinli futbolcu Lionel Messi, lider İtalyan futbol takımı Juventus ve resmi eSpor etkinlikleri organizatörü PGL'nin de bulunduğu güvenilir partnerlerle yaptığı işbirlikleri aracılığıyla bireylere kriptoyu benimsemeleri için ilham veriyor. Coingecko’ya göre, Bitget şu anda en iyi 5 vadeli işlem platformu ve en iyi 10 spot işlem platformu arasında yer alıyor.

 

Daha fazla bilgi için  Website  |  Twitter  |  Telegram  |  LinkedIn  |  Discord

Medya soruları için iletişim: mert.k@bitget.com

 

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Özdeğer Çalışması

YAZAR : Cuma, Mart 17, 2023

 ,


Beynimiz kıyaslayarak öğrenir. Benzerlikler bulup tamamlar. Bu kıyaslama özelliği bazen özdeğerimizi düşük algılamamıza sebep olur. “Benden uzun- kısa , işi benden iyi - kötü , benden güzel-çirkin “ Kendimizi diğer insanlarla kıyaslayarak değerimizi belirleriz” . Özdeğerimizin düştüğünü hissettiğimizde,  kendimizi kötü hissettiğimizde kendimize şu soruyu sorabiliriz  “benim değerimi bu mu belirliyor?” Yani o özellik mi benim değerimi belirliyor? Bu soruyu sormak bizi amigdaladan frontal loba getirir. 2 farklı şekilde çalışan beyin bölgeleridir bunlar . Bu soruyu sorduğunuzda artık amigdala da kalamazsınız düşünen sorgulayan frontal loba geçersiniz. 

Danışmanlarım bazen bu kadar basit bir sorunun işe yaramayacağını düşündüklerini söylerler ve “inanmasak ta söylemeyelim mi? İşe yarar mı?” diye sorarlar. Kesinlikle işe yarar çünkü bu soruları sorduğunuzda beynin farklı bölgesine geçersiniz ve aslında bu bir egzersizdir. Şu anda ne hissediyorum? Benim değerimi bu mu belirliyor? Bunu sadece ben mi böyle düşünüyorum?” Sorularını sormayı alışkanlık haline getirirseniz düşük özgüven , özdeğer sorununu çözebilirsiniz . 

Bu egzersizi ne kadar çok yaparsanız o kadar gelişir. Spor yapmak gibi düşünebilirsiniz? Bir kaç günde gelişmeleri göremezsiniz ama devam ettiğinizde karın kaslarınız ortaya çıkar. Bu egzersize devam ettiğinizde de kaslarınız gelişir , düşünce yapınız değişir. 

.

Kitap Dörtlüsü Grubumuz Şubat Ayı Kitabı “Öfke Dansı” Yorumları

YAZAR : Pazartesi, Mart 06, 2023

Kitap Dörtlüsü grubu olarak . kitabımızın yorumlarını izlemek için videoya tıklayabilirsiniz. 
Öfke Dansı kitabının yazarı Harriet Lerner klinik psikolog. Amerika Kansas'ta vbir klinikte hem öğretim görevlisi hem de psikoterapistlik yapmış. Bu kitabın da dahil olduğu bir üçlemesi var. 
Kitabın ilk sayfasında 3Yakın ilişki modellerini değiştirmek isteyen kadınlar için rehber^yazıyor.

Whatsapp Grup Adabı

YAZAR : Cumartesi, Şubat 25, 2023

Selam , 

Hepsi kadınlardan oluşan bir whatsapp  grubumuz var . Zaman zaman yaşadığımız olumlu-olumsuz deneyimleri paylaşıyoruz . Grupta dün olumsuz bir deneyimini paylaşan biri oldu. Bir kaç kişi ona olayı belki de yanlış anlamış olabileceğini anlatmaya çalıştılar ama o kişinin fikrini değiştirmesini bırak daha fanatik bir şekilde savunmasını sağladı bu iyi niyetli çabalar .Aslında çok ta önemsemediğiniz , ya da doğruluğundan emin olmadığınız bir inancınızı eleştirirler ya da muhalefet ederlerse çok fanatik bir şekilde o inancı savunmaya başlarsınız. 

Ama böyle gruplarda kendini haklı çıkarmaya çalışmak İçin sürekli olumsuz ve saldırgan bir dille konuşulması hiç hoş olmuyor.Aslında belki de whatsapp gruplarında konuşma adabı eğitimleri açılmalı, çünkü gruba bir şey yazdığımızda grupta bizden  başka 50 kişi olduğunu unutuyoruz. 

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? 

.

.

.

#bizkimizkadınız #öfkeyönetimi #fanatik #iknanıngücü #iknasanatı #iknapsijlojisi #aile #grup #whatsappgrup 

Yaşamaya Bak Filmi

YAZAR : Pazartesi, Şubat 06, 2023

 


Ağustos ayında bir akşam CerModern de Açık hava Sinemasına  gittik. “Yaşamaya Bak” isminde bir festival filmi izledik. Cermodern in bahçesine armutlar ve sandalyeler konarak çok hoş bir açık hava sineması ortamı yapılmış. 
Filmden bahsetmek istiyorum biraz. Filmi beğendim. John (Joaquin Phoneix yani Joker) Amerika’yı gezerek 8-16 yaş olduğunu tahmin ettiğim bir yaş aralığındaki çocuklarla röportajlar yapıyor. Bir radyo kanalı var orada yayınlıyor. Ancak sorular çok farklı. Mesela “bir süper gücün olsa bu ne olurdu?” “Geleceğin dünyasını nasıl görüyorsun? Sence ne olacak? Umutlu musun gelecekten?” “ anne babanın ebeveyni olsan ne öğretirdin onlara?” “Sence yetişkinlerin yaptıkları en kötü şey ne?” “Amerika’yı hiç bilmeyen birine ne anlatırsın?” 
Soruları çok beğendim ama çocukların cevaplarına bayıldım. Kendilerini özgürce ifade edebilmelerine , farkındalıklarını yüksekliğine bayıldım. İster istemez “bizim ülkemizdeki yapılsa ne olurdu?” diye düşündüm ve pek umutlu olamadım. Ne yaptığını , neden yaptığını bilen farkındalığı yüksek çocuklar yetiştirmek neden önemli? Amerika süper bir güç , bu yüzden önemli gibi geldi bana. Yani farkında olursan ne olur? farkında olmayandan güçlü olursun.
Filmin bir de başka bir kısmında da dayı-yeğen ilişkisi işlemiyor. O nasıl yeğen arkadaş! Adamı çok zorluyor. 9 yaşında , annesinin bir işi dolayısıyla yeğenine bakması gerekiyor ama annenin işi uzayınca röportajlara devam etmek için John’un onu da yanında götürmesi gerekiyor. 
Çocuğun duygusal farkındalığı çok yüksek, çok hareketli ve çok yorucu geliyor yetişkinlere. Duygu düzenleme becerilerini öğretiyor dayısına 😀 “direnç alanımız var , dışına çıktığımızda nefes teknikleri yapabilirsin rahatlamak İçin diyor😀 ya da hayali olarak bir taşı havaya at tut gibi“ rahatlama teknikleri öğretiyor . 
Birbirimize kızabiliriz, kırabiliriz ama onarabiliriz diyor mesela 😱 
Mesajları çok güzel bir filmdi. Galiba önce belgesel yapıp sonra daha çok izlensin diye filme çevirmişler😀 
Kesinlikle öneririm . Özellikle çocuğu küçük aileler için 👍🏻
.
.
.


Duygular İnsana Dair

YAZAR : Salı, Ocak 31, 2023

 


Oğlum şehir dışından tatile geldi , kızım da ona sarıldığımız her durumda araya girmeye çalışıyor. “Bana da sarılın”diyor😃 Sosyal medyada bir caps görmüş oğlum “anne kardeşime 100 tl verelim de bugün odasına erken gitsin” diye espiri yapıyor.

Çocukken bir arkadaşım abisinin şehir dışına okumaya gittiğini tatilde geldiğinde annesinin onun için çok hazırlandığını , onun da bu özeni çok kıskandığını anlatmıştı . Kıskanmak aslında ne kadar da insani bir duygu. Mantıklı düşününce kıskanacak bir şey yok ama duygular mantıklı değil ki. Bütün duygular bizim “yoooo kıskanmadım ki” diye inkar edeceğimize duygumuzu kabul edip yaşamak . Kıskandığımızda kötü bir insan olmuyoruz insan oluyoruz çünkü bütün duygular insana dair .

Çok şükür bin şükür

YAZAR : Salı, Ocak 17, 2023


Bugün kızım dedi ki “yemi telefonuma kılıf bakıyorum eski  telefonum varken yeni telefonumun kılıfları çok güzeldi , çok çeşit vardı. Ama şimdi hiç yok” 😂

Geçen hafta kendi telefonuma kılıf almak İçin bir mağazaya girdiğimde benden önce gelen kadın satıcıya dedi ki “başkalarının telefon kılıfları çok güzel ben bulamıyorum bir türlü , buluyorum ama benimkiler hiç onlarınki kadar güzel olmuyor😩” biraz sesli gülmüş olabilirim bu sohbete kadın dönüp bana baktı . Yani bu iki hikayeden ne anladık , hep başkalarının sahip oldukları güzel , bizimkiler değil. Çünkü bizimkilere sahibiz diğerlerine sahip değiliz. Atasözü ne diyor ? “Komşunun tavuğa komşuya kaz görünür “ yani öyle hissediyorsanız üzülmeyin yalnız değilsiniz . İnsan doğası bu. 

Var olana odaklanmaya ne dersiniz? Hadi bugün nelere sahipsiniz? Hayatınızda neler var onları bir kaç dakika da olsa düşünün . Mesela kaybetmeden değerini bilemediğimiz sağlığımız için şükredelim , çok huysuz zamanlarımızda bile bizimle birlikte olan sevdiklerimize şükredelim, yiyeceklerimiz, kıyafetlerimiz için en ufak bir şey için şükredelim . Şükür enerjisinde olursak şükredecek daha çok şeyimiz olur. Hayatımda ………Var çok şükür mesela . 

Bir deneyin iyi hissetme garantili 🤩


Neden Unuttun?

YAZAR : Pazartesi, Ocak 09, 2023

   


  Bu sabah 11:30 civarında spor salonunda  pilates dersi vardı. Kahvaltı edip hazırlanıp aceleyle çıktım. Spor salonu evimize arabayla yaklaşık 15-20 dakika uzaklıkta. Arabadan indim aceleyle çantamı alıp spor çantamı almaya yeltendiğimde gördüm ki spor çantamı unutmuşum🥹 Arabaya geri döndüm ve kendi kendime güldüm. Biraz kızmak üzereydim ama dedim ki “eee ne olmuş yani , unuttum , unutmak istemsizdir , ne yapabilirim ki?”.

     Sonra aklıma üniversite de okurken yaşadığım bir unutma vakam geldi. Eskiden üniversite hastanelerine sevkle ve sağlık karnesiyle gidilirdi. Ben bir gece öncesi nöbet tuttuğum İçin eve gitmeden hastaneye gittim ve Sağluk karnem yanımda değildi. Hastaneye gittiğimde sağlık karnemi sorduklarında unuttuğumu söyledim. Beni evraklarını unutanlara geçici bir evrak veren  birime yönlendirdiler . Odaya girdiğimde görevli kadına sağlık karnemi  unuttuğumu söyledim. Kadın  yüzüme eleştirel bir bakışla ve sahte bir gülümsemeyle bakarak “neden unuttun canım?” dedi. O an neler söylediğimi tam hatırlamamakla birlikte kadının yüz ifadesini hiç unutmuyorum:))) En son saçları dimdik olmuş gözlerinden ateşler fırlatıyordu. Hatırladığım kadarıyla “burası evraklarını unutan insanların geldiği bir yer değil mi? Bu ne saçma soru? Siz her gelene bu soruyu mu soruyorsunuz? Mutlu mu oluyorsunuz ? Unutmak istemsiz bir eylemdir. Neden unuttun sorusunun mantıklı cevabı ne olabilir ki? Unuttuğum İçin unuttum. Sular kesikti ondan unuttum . Yardımcı olacak mısınız yoksa sorguya mı çekeceksiniz? vb…… “ bir sürü şey söyledim.          Zaten gece nöbetçi olduğum İçin uykusuzdum. Tahammülüm çok azdı. Bir de serde gençlik var delikanlılık. Şimdi olsa yine bu soruya anlam  veremesem de sert tepki vermez , o kadar çok şey söylemezdim diye düşünüyorum. 

Neyse bu da böyle bir anımdı 😂 aklıma geldi , siz siz olun “neden unuttun?” diye sormayın insanlara , benim gençlik halime denk gelebilirsiniz. Bu arada o kadıncağız bana yardımcı olmadı . Neyse ki odada bir adam daha vardı çalışan da o yardımcı oldu. Odaya benden sonra beraber geldiğim arkadaşım girmiş kadın hala söyleniyormuş . Çıkınca yanıma geldi “ne yaptın o kadına?” diye sordu . “Birazcık terslenmiş olabilirim ama eminim bundan sonra en azından bir süre kimseye “neden unuttun?” demeyecek” dedim.

Pia Mater Üçlüsü

YAZAR : Perşembe, Ocak 05, 2023

 


Uzun zamandır kitap yorumu yazmamışım. Çok içimden geldi , o zaman engellememek lazım .
Kitap kulübümüz olduğunu bilenler vardır, Pia Mater kitabını kulüp üyelerinden biri önerdiğinde çokta sıcak bakmamıştım ama okumaya başlayınca son zamanlarda en kısa sürede bitirdiğim ve sonra hemen 2. ve 3. kitabını sipariş ettiğim bir kitap oldu. Kitap kulübünde daha çok psikoloji, kişisel gelişim , felsefe tarzı kitaplar okuyoruz ama arada romanlara da yer veriyoruz. 
Biraz üzerinden zaman geçti ama aklımda kalanlarla yorum yapayım istedim. Yazar kitaplarını "nöro roman" tarzı şeklinde yorumluyor. İlk defa okuduğum bir tarz diyebilirim. Bilimsel bilgi özellikle beynimiz, fizyolojimizle ilgili bilgileri roman formatında anlatmış. Romanın kurgusunu okurken içimde biraz kıskançlık hissettiğimi fark ettim. Çünkü kurguyu çok başarılı buldum. Normalde belki de merak edip araştırmayacağım ama öğrendiğime çok mutlu olduğum şeyler öğrendim. 
Mesela 3. kitap bittiğinde yapay zekadan korkmaya başladım. Yazarın anlattığına göre (hepsine referans gösteriyor) şu an yapay zekayla ilgili yapılan çalışmalar korkutucu ve kendi kendime "insanlık kendi sonunu mu hazırlıyor?" diye sordum. Çünkü gelişmeler ürkütücü. Go oyunu bir strateji oyunudur , insanlar yapay zekanın go oyununda insanı yenmesinin mümkün olmadığını düşünmüşler ve go oyununda insanı yenecek bir yapay zeka üzerinde çalışmışlar ve sonunda başarmışlar. Başaramamalarının nedeni olarak klasik insan öğrenmesi gibi bir teknikle çalışıyor olmaları olduğunu söylüyor yazar. Ancak bu yöntemin insanlar içinde doğru bir yöntem olmadığını , eğitim sisteminde bu yöntemde neden ısrar edildiğini anlamadığını anlatıyor. Ancak yapay zekada makine öğrenmesi devreye girince yapay zeka go oyununda insanı yeniyor. Ancak bu yapay zeka sadece go oyunu stratejilerine hakim. Yani bu yapay zeka bir elma ile insanı ayırt edebilecek bir beceriye sahip değil. Yazar buradaki tehlikeyi şöyel açıklıyor. Beynimizde parçalardan oluşuyor ve her bir parça sadece kendi işini yapabiliyor. Yani göz sadece görme işini , kulak duyma işini yapıyor ve aldığı verileri beyne iletiyor. Beyinde bulunan  bir alanda bu bilgiler yorumlanarak insan zekası oluşuyor. Yazar diyor ki yapay zekaya da böyle bir yorumlama merkezi yapılırsa insandan çok daha üstün bir sürü yapay zekadan gelen veriler burada yorumlanabilir ve insandan çok daha üstün bir yapay zeka yapılabilir. Transformers filmleri gibi. Neyse yapay zekadan korktuysanız kitabın diğer bölümlerine geçebiliriz:)))
Cahil cahil yazmak istemem:)))) ama anladığım gibi anlatmam gerekirse şu an veri depolama alanı sıkıntısı varmış dünyada(ay çok mu cahilce bir anlatım oldu:)))) Neyse efendim şu anda yapılan çalışmalar sonucu bir tırtılın dna'sına veri depolamayı başarabilmişler. Yani biyolojik hafıza gibi düşünülebilir. Ve insan dna'sına da bilgileri depolayabilir miyiz çalışmaları yapılıyormuş. Şaşırdığım bilimsel çalışmalardan biri de buydu.
Son dönemde yaşlanmayı durdurmak ve insan ömrünü uzatmak için de çok fazla çalışma olduğu ve şu an da ömrü uzatılmış insanlar olduğunu söylüyor kitap. Biz bilmiyoruz tabi bilmemenin mutluluğuyla yaşıyoruz. Ve yaşlanmaya öldüğü halde vücudu terk etmeyen hücrelerin sebep olduğunu günümüzde yapılan çalışmalarla da bu hücreleri vücuttan atmanın yolunun bulunduğunu anlatıyor.  Bu gerçekten mucize gibi bir şey .
Okuyalı 3 ay geçmiş olduğunu düşünürsek hatırladıklarım bu kadar. Kitapları okumanızı tavsiye 
ederim. Yorumlarınızı da yazarsanız çok sevinirim.

Blogger tarafından desteklenmektedir.