Paris Seyahatimiz

 Merhabalar 
13 yıl önce Paris’e gitmiştik ama kızım çok küçük olduğu için onu anneme bırakmıştık. Kızım biraz büyüyünce bunu sürekli söylemeye başladı. Ben de ona söz verdim “bir gün seni Paris’e götüreceğim” diye. Aslında yazın gidecektik ama Ezgi Londra’ya dil okuluna gitmişti , okul bitince  trenle Paris’e gelecekti ben de Türkiye’den gelecektim,  orada buluşacaktık. Ancak Ezgi Londra’ya gittikten 1 hafta sonra “anne bu kadar Avrupa yeter biraz özleyeyim,  Paris’e kasım tatilinde gideriz” dedi. 
Ekim ayı başında Pegasus kampanya yapmış değerlendirelim dedik ve İstanbul- Paris gidiş dönüş 2 kişi 17700 tl’ye bilet aldık. Otel’i Eyfel’e yakın bir yerden rezerve ettik , booking’ten. Londress Eyfel otelimizin adı , biraz pahalı bir otel ama merkeze yakın, her yere yürüme mesafesi olması  tercih sebebimiz oldu. Çünkü Paris'in de çok güvenli olamayabileceğini söylediler. 4 gece için 41300 tl ödemişiz. 
Gitmeden önce www.bizevdeyokuz.com sitesinden ve youtube'daki kanallardan nereleri gezeceğimize çalıştık. Nerede ne yenir, nerelere gidilir gibi önceden çalışırsanız çok daha rahat oluyor. ,

İlk gün otele geldiğimizde çok sıcak ve sevimli bulduk oteli. Görevli de öyle kibar ve güler yüzlüydü ki “Fransızlar bu kadar sıcakkanlı mıydı ya” diye sordum kızıma. Uçağa binmeden sıra beklerken yanımızdaki genç kızla sohbet ettik. Doğma büyüme Fransa da yaşayan bir Türk. O dedi ki`; "Fransızlar ingilizce bilmez o yüzden konuşmazlar , oysaki insanlar onların ukalalık yaptığını zannediyorlar". Olanilir belki de ama ben bu geldiğimde ingilizce bilmeyen kümseye pek az rastladım. 
Otel odamız küçücük, yenilenmiş ve ihtiyaç duyabileceğimiz her şeyin olduğu bir yerdi. Aslında insana küçücük bir oda bile yetiyor aslında diye düşündüm. Temiz, ve sıcaktı. Oteli öneririm ama biraz pahalı olduğunu düşünebilirsiniz belki. 
İlk gün havaalanında uber’le otele geldiğimizde saat 12:00 civarıydı. Saatler Türkiye’ye göre 2 saat geri olduğu için ilk günden  günü 2 saat fazla yaşamış olduk. Dönerken ödedik bedelini:). 
Eşyaları otele bırakır gezeriz diye düşündük ama Görevli az beklersek odanın hazır olacağını söyledi ve bize “ne içersiniz?” diye sordu. Mesela bu da bizi şaşırttı. Çay istedik yanında kruvasan da getirdi. Kızıma dedim ki “buralarda ikram kültürü yok, fiyat ne kadar diye sor?” Sorduk ve görevli “free” dedi. Yani onlarda da ikram varmış. Daha sonra odamıza çıktık ve odaya bayıldık. Küçük ama ihtiyaç duyduğumuz her şey vardı. Duvar kağıtları ve banyo dekorasyonuna bayıldık. Temiz ve sıcacıktı. Çift kişilik yatağın üzerinde bize Türkçe bir kart bırakmışlar. “Sevgili Kadriye ve Ezgi Paris’teki evinize hoş geldiniz, ihtiyaç duyduğunuzda 9 numarayı tuşlayarak bizi aramaktan çekinmeyin” yazıyordu. Çok hoşumuza gitti. 


Sonra odadan çıktık, Eyfel’e gittik , otel Eyfel Kulesi'ne 5 dakika yürüme mesafesindeydi. Eyfel'e o gün çıkmadık , çevresinden yürüyerek Kızımın sosyal medyadan bildiği Carette Cafe'ye gittik. Herkes bizim gibi duymuş olacak ki 20 dakika falan sıra bekledik. Buranın Soğan Çorbası ve Sıcak Çikolatası ünlüymüş. İkisinden de sipariş verdik . Soğan çorbası 15,50 , Sıcak çikolata 13,50 Euro idi.  Oradan Şanzelize Caddesi'ne gittik. Noel yaklaştığı için sanırım Dior , Burbery gibi mağazalar özellikle muhteşem süslemişler mağazalarını. Long Champ’ten kendime çanta aldım. Türkiye den biraz ucuzdu. Şanzelize de epey dolaştıktan sonra McDonalds ta akşam yemeği yedik ve otele döndük. 
2. Gün salı günü yani sabah 8’de uyandık ama otelden çıkmamız 9 oldu. Otelde her gün bir kruvasan ve 1 çay ikram verdiler. Yürüyerek Notre Dame Kilisesine doğru yola çıktık. Sen Nehri kıyısından muhteşem binaları izleyerek yürürken yine sosyal medyada çok ünlü Sheaksper and Company’ye rastladık. Burası bir kitapçı, sahaf. Çok sevimli bir yer ve çok kalabalıktı. Oradan çıktık Notre Dame Katedrali'ne geldik. Bu arada Notre Dame kilisesinin etrafındaki hediyelik eşya yerleri daha uygun fiyatlı. Notre Dame tekrar ziyarete açılmış ücretsiz ama giriş yine sırayla ve güvenlikli . Bir sonraki hedefi Navigasyon a yazdık ve yürümeye başladık. Hedef Pantheon'du. Burası Sorbon Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin tam karşısı. Üniversite öğrencileri her yerdeydi, meydanda yerlere oturmuşlar yakındaki marketten yiyecek bir şeyler almışlar, onları yiyorlardı. Paris'te dikkatimi çeken şeylerden biri de marketlerden ya da Boulangerie denilen küçük fırın dükkanlardan yiyecekleri alıp yolda yemeleriydi. Yiyecek pahalı olduğundan olsa gerek. Yani Avrupa'da da ekonomik kriz var:)
Bir de yollarda hatta kafelerin restoranların sigara içilen kısmında kimsenin sigara içmemesi dikkatimi çekti. Çünkü İstanbul'a iner inmez yoğun sigara dumanıyla karşılaşınca iyice anladım. 
Pantheon ilk gittiğimizde de beni çok etkileyen bir yer olmuştu. Merak edenler için fiyatlarını yazmak istiyorum , giriş 18 yaş altına ücretsiz yetişkinler için 14 euro. Pantheon'un tam ortasında sürekli gidip gelen Falcout Sarkacı var ve Fransız İhtilali'nin planlandığı bir merkez olduğunu okumuştum. Alt katında da anıt mezarlar var. Fransız tarihinin önemli isimlerinin anıt mezarları var. Pantheon'dan çıktıktan sonra Lüxemburg Bahçelerini gezdikten sonra sosyal medyada ünlü eczaneye gittik. Sadece Franda'daki eczanelerde satılan İaluset kremden almak için. Bir kaç arkadaşım Paris'e gideceğimi duyunca bu kremi sipariş verdiler bana. İçerisi çok kalabalıktı. Epey bir zaman geçirmişiz içeride. Ödeme sırası vardı ve sonunda ödeyip çıktık. D'Orsay Müzesi'nin önünden geçtiğimiz için müzeyi de gezelim ded,k.  Yürüyerek Touleris Bahçelerine geldik. İçinden geçtikten sonra bir meydana kurulmuş Noel Pazar'nı gezdik. Zaten saat 17 civarı hava kararmaya başladı . Long Champ çantamın üzerine Eyfel Kulesi baskısı yaptırmak için bıraktığımız için onu almaya gitmemiz gerekiyordu ve yürüryerek Şanzelize'ye gittik. Çantamı aldıktan sonra bir restoranda akşam yemeği yedik ve yine gezerek otele dönme yolundayken Eyfel Kulesi'nin saat 21:00'deki ışık şovunu izlemek için bir parkta durduk. Her saat başı 5 dakika ışık oyunları yapıyorlarmış saat 19:00'dan sonraki saatlerde. Bizim gibi izlemey gelen çok insan vardı. Otele döndüğümüzde adım sayımıza baktığımızda 30700 adım olduğunu gördük. Paris'i bir uçtan diğerine yürüyerek dolaşmışız. 
3. Gün Çarşamba sabahı çok soğuk ve yağışlı bir hava vardı. Louvre Müzesi yazdık navigasyona ve 35 dakikalık bir mesafe gösteriyordu. Yine etrafı izleyerek elimizde kahve ve kruvasan(çünkü Parizien olmak bunu gerektiriyormuş:)) Louvre Müzesi'ne vardığımızda acayip bir sıra vardı. Aslında youtube videolarında hep tavsiye edilen bileti internetten almamızdı ama ben çok kalabalık bir dönem değil diye almamıştım. Hangi sıraya gireceğimizi bilemeyince güvenlik görevlisi bayana sorduk. Biz oraya vardığımızda saat 10:30 olmuştu ve 10:00 da bileti olanlar daha uzun bir sırada bekliyorlardı. Güvenlik Görevlisi bize internetten bilet almamızı söyledi. Saat 11:00 e biletimizi alıp sıraya girdik . Yaklaşık 1 saat o soğukta sıra bekledikten sonra içeriye nihayet girebildik. Ezgi en çok Mona Lisa'yı merak ediyordu. Ancak ilk gezmeye başladığımız yer tam karşı bölümmüş yani epey uzaktan başlamışız. Sora sora Mona Lisa'yı bulduk ama muhteşem büyük ve gösterişli bir yer Louvre Müzesi. Arkadaşım Zerrin İnstagramdan bana "Mona Lisa Tablosu'nun tam karşısında Kanuni Sultan Süleyman'ın da olduğu büyük bir resim olduğunu söyledi. Hatta o resmin videosunu çekip ona gönderdim. Çok kalabalık bir tablo olduğu için hangisinin Kanuni olduğunu anlayamadığımızdan hemen internetten araştırma yaptık. Müzede ve gittiğimiz pek çok yerde rehberli gezmediğimiz için gittiğimiz yerleri anlatan youtube videolarını açıp dinleyerek gezdik. Tavsiye ederim bu yöntemi. Louvre Müzesi'nde epey gezdik. 13 yıl önce gittiğimde yorgunluktan müzedeki banklardan birinde uyumuştum, eşim ve oğlum gezip döndükten sonra beni almışlardı. Yıllardır bu hikayeyi anlatırım ve bu seferde kızım banklarda uyudu:) Aileden biri orada uyumalıydı:) Artık onunda Lovre Müzesi'nde uyudum hikayesi var. Çok büyük ve çok yorucu bir müze çünkü. 
Louvre Müzesi'nde çok güvenlik önlemleri vardı. bir kaç hafta önce müze soyulduğu için olsa gerek. Oradan çıktıktan sonra müzenin tam karşısında BenLüx adında bir mağaza vardı. Markalı ürünlerde %5 indirim ve tax free ile alışveriş yapabiliyorsunuz. Oranın üst katına çıkarken bir orada çalışan bir hanım "Hoş geldiniz, buyrun" diyerek bizi karşılayınca epey şaşırdık. Biraz sohbet ettik. Ama çok yorgun ve aç olduğumuz için pek ilgilenemedik , sonra gelelim diye çıktık ve tabi ki sonra gidemedik. Opera bölgesini gezerek yine sosyal medyada ünlü, Fransızların esnaf lokantası diye bahsedilern Boulion Chartier'e akşam yemeğine geldik. Biraz erken geldiğimiz için , saat 18:00 civarıydı, yer bulduk . Daha sonra çok kalabalık oluyormuş. Hatta dışarda uzun kuyruklar oluyormuş.Ve 4 kişilik bir masaya oturduysanız yanınıza başka birilerini de alabiliyorlar. Bu yüzden olsa gerek masaların üst taraflarına yer yapmışlar tüm eşyalarınızı oraya koyuyorsunuz ki başkaları geldiğinde oturabilsin diye. Hatta uyarıyorlar lütfen çantalarınızı yukarı koyun diye. Fransa'ya geldiğimizden beri ilk defa burada sulu yemek yedik ama yani nasıl desem Türk yemekleri çok güzel:) Çok lezzet beklemeyin ama fiyatlar çok uygun. Yine yürüyerek , bir sürü mağaza ve dükkana uğrayarak otele döndüğümüzde 28000 adım olduğunu gördük.
4. Gün de hava soğuktu ama yağış yoktu. Geldiğimizin 3. gününden itibaren soğudu hatta döndüğümüz gün kar yağmış. Petit Palas Müzesi'ne gittik. Ücretsiz bir müze. Oradan Galeri La Fayette e yürüdük. Mimarisi çok güzel ve değişik bir mağaza. Art Neuvo kulesi'ne çıkarak Paris manzarası izledik. Oradan Montmarte Ressamlar Tepesi'ne yürüdük. Ama yokuş olduğu için ve biraz soğuk olduğu için biraz zorlandık. Tepe olması çok daha soğuk olmasına sebebiyet veriyor haliyle. Küçük bir meydan da ressamlar turistlerin portrelerini çiziyorlar 20 euro fiyatı. Aslında düşündük ama soğukta beklemeyi göze alamadık. Artık akşam olmaya ve hava daha da soğumaya başladığından otele dönmek için uber çağırdık. Otele döndükten sonra elimizdeki eşyaları bırakıp yemek yemeğe çıktık . Çok güzel bir pizza yedik. Ama bi sıcak mercimek çorbası olmasını daha çok isterdim. Yine Eyfel'in ışıklarını seyredip otele döndük.
Ve 5. gün . Saat 15:45'te uçağımız vardı. Eyfel Kulesi'nin üstüne asansörle çıktık. Yetişkin 36 euro, 12-24 yaş arası 18 euro. Sıra çoktu yine ve 2-3 saat sürdü Eyfel'in en üstüne çıkıp inmemiz. Sonra otele geldik eşyalarımızı alıp uberle Orly Havalimanına geldik.
Paris böyle geçti. Her şey çok şükür yolunda gitti. Eğlenceli ve yeni yerler gezdiğimiz bir gezi oldu. Bir kez daha fark ettim ki internetin ve ingilizcen varsa dünyada pek çok yeri rahatlıkla gezebilirsin. 

Gezdiğimiz Yerler
- Eyfel Kulesi
- Şanzelize
- Notre Dame
- Louvre Müzesi
- D'Orsay Müzesi
- Pantheon
- Galeri La Fayette
- Opera Garnier
- La Petit Palace 
- Lüxemburg Bahçeleri
- Concord Meydanı,
- Zafer Takı 
- Touleries Bahçeleri
- Montmarte Tepesi

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.