Sevdiğinle Yaşamak Güzel

YAZAR : Çarşamba, Ekim 26, 2016
holografik evren ile ilgili görsel sonucu





















Merhabalar
Erich Fromm'un bu yazısını görünce içimde dayanılmaz bir istek duydum , bu konuda yazmak üzerine. O zaman "ne duruyorsun yaz gitsin yahu" dedim:)))
Mutlu sonla biten filmlerde hiç sonrasını merak ettiniz mi? Evlenmişler ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar" diye biter filmler ve kitaplar ama asıl o zaman başlar hikaye. "İki insanın olduğu yerde çatışma vardır" demiş (yine ismini hatırlayamadığım:) ) bir düşünür. Yani "iki gönül bir olunca samanlık seyran olur" ama seyran kalır mı o bilinmez işte. Ne güzel söylemiş Erich Fromm 

"Uğraş ister birliktelik, sevginin can suyu ilgidir".
Evli çiftlerle görüşmelerimde çok söylerim bunu. Yani derim ki "ne güzel haklı çıkmışsınız ama eşinizin kalbi kırılmış, buna değer mi?" Çoğu kişi o zaman  fark eder ve düşünür. "Haklı olmak mı, mutlu olmak mı?"  Hem haklı hem mutlu olmak çok mümkün bir şey değildir. Çünkü sizin haklı olduğunuz bir olayda diğer kişi doğal olarak haksızdır ve hiç kimse haksız olmaktan ya da haksız olduğunun yüzüne vurulmasından hoşlanmaz. Yani ilişkide güç savaşı anlamsızdır. Kazananı olmayan bir yarıştır. Egomuz tatmin olur sadece. Ve mutlu olmak için egomuzun tatmin olması yetmez. İnsanın mutluluğu ilişkilerindeki başarı ile doğru orantılıdır. Daha iyi ilişkiler daha mutlu bir hayat demektir. 
Ama bu demek değildir ki sürekli alttan alın, haklı olsanız bile ses çıkarmayın, son moda tabirle "ezik" olun. Sadece yapıcı tartışın. Nasıl mı? Yukarıdaki yazıda dediği gibi "yüreği delmesin sözleriniz". Saygı ve özenle konuşun. Bir savaş olmadığını, karşınızdakinin rakibiniz ya da düşmanınız olmadığını hatırlatın kendinize. Hararetli bir tartışmada bunu hatırlamak çok zordur, bilirim. Eşimle evlendiğimiz ilk yıllarda tartıştığımız zaman bir sopaya beyaz bir şey bağlayarak gelirdi odaya "ben dostum bak beyaz bayrak, aynı taraftayız" derdi. Ne kadar kızgın olursam olayım bu davranışı beni gülümsetirdi ve yumuşatırdı. Farkına varırdım baldan tatlı öfkemin beni ele geçirdiğinin . Sonra ne mi olurdu? Tabi ki fark eder etmez mantıklı düşünmeye başlar orta yolu bulurduk. 
Neydi sevgi? :))) Sevgi emekti.

Sufi Nefesi

YAZAR : Perşembe, Ekim 20, 2016


nefes ile ilgili görsel sonucu


Merhabalar
İlk defa Metin Hara'nın röportajında duymuştum Sufi Nefesini. Sonra da Yol kitabında okudum. Nefes konusu son zamanlarda çok popüler oldu. Çok çeşitli isimlerde nefes teknikleri var. Nefes tekniğiyle beyin dalgalarımızı değiştirmemiz mümkün. Yani ruh halimizi, stres düzeyimizi etkilememiz nefes alıp verişle mümkün olabiliyor. 
Günlük hayatımızda genelde beta beyin dalgasında yaşıyoruz. Yani uyanık, kaç yada savaş tepkisi verdiğimiz beyin dalgası. Alfa beyin dalgası ise daha çok uykuya geçmeden önceki zamanda olduğumuz beyin dalgası. Metin Hara kitabında beta beyin dalgasında olmanın bizi hastalandırdığını söylüyor. Yani sürekli beta da olmak bizi hasta ediyor. Bu yüzden günde en az 10 dakika sufi nefesi tekniğini uygulamamızı öneriyor. Stres seviyemizin azalacağını ve hasta olma ihtimalimizin azalacağını belirtiyor. 
Bir süredir bende günde 5-10 dakika sufi nefesi tekniğini uyguluyorum. Ancak ben hemen uyumaya başlıyorum:) Uykuya düşkün olduğumdan olsa gerek 10 dakikayı tamamlayamadan rahatlayıp uyuyorum. Uyku problemi olanlar için özellikle öneririm. 
 nefesi ile ilgili görsel sonucu
Sufi Nefesi nasıl oluyor peki? Dik ve rahat bir pozisyonda sakince burnumuzdan nefes alıp yine burnumuzdan veriyoruz. Nefesi alırken içimizden 4'e kadar sayıp verirken de 8'e kadar sayarak bırakıyoruz.Bunu her gün 10 dakika yapmak yeterli oluyor. Yani 4 birimde alıp, 8 birimde bırakıyoruz. Sinirlendiğimizde de sakinleşmek için yapabiliriz. Ama her gün 10 dakika yapmak gerek. Her gün yapılan bu çalışma anlık olarak rahatlatmanın dışında devam etmemiz halinde strese dayanıklılığımızı arttırıyor(Bu bilgi bilimsel bir çalışmanın sonucu).
Yani gelecekte sebebi strese bağlanan hastalıkların tedavisinde sufi nefes teknikleri doktor reçetelerine girmeye başlayacak gibi görünüyor. Ama ben hep koruyucu sağlıktan yana birisi olarak hasta olduktan sonra iyileşmeye çalışmaktansa hasta olmamak için çalışmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Hasta olmadan önce tedbirleri almak gerek. Günde 10 dakika nefes tekniği uygulamak çok zor olmasa gerek. Öyle değil mi? 

Cehennem Filmi

YAZAR : Salı, Ekim 18, 2016
cehennem filmi ile ilgili görsel sonucu

Hafta sonu çocuklarla "Cehennem" filmine gittik. Oğlum uzun zamandır bekliyordu. Ben kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Ona da nasıl övdüysem artık filmini çok merak etti.Kitap yorumumu okumak isterseniz tık tık.
Kızım 8 yaşında. Aslında bazı sahneler ona çok uygun değildi ama gelmekte çok ısrar edince ve filmin "7 yaş üstü ve 13 yaş altı aileyle izleyebilir" olduğunu görünce onuda götürdüm. Bazı sahnelerde gözlerini kapattı. Cehennem tasviri sahnelerinde, savaş sahnelerinde falan.
Kitabı okuduğumda hayran kalmıştım ve bir kaç günde neredeyse elimden bırakmadan okumuştum. Klasik olarak filmini o kadar beğenmedim diyeceğim ama film güzeldi aslında. Hani kitabı okurken hayalimizde canlandırdığımız gibi olmasını bekliyoruz ya o yüzden hayal kırıklığı yaşıyoruz. Ne kadar insan varsa o kadar değişik versiyon film hayali var:)))
inferno filmi ile ilgili görsel sonucu
Mesela spoiler gibi olacak ama ben kitabı okumamış olsam milyarder psikopatın  virüs yaymak için bunları yaptığını anlayamazdım herhalde.  Çok anlaşılır olmamış diye düşünüyorum o kısmı. Uzun bir film olmuş aslında ama daha da uzun olabilirdi. Ben ilk yarıda sıkıldım biraz açıkçası. İkinci yarıda İstanbul sahnelerini çok merak ettiğim için izlemeye devam ettim. Türkiye'deki sahnelerde arka planda türkçe konuşmalar ( pek alışık  değiliz ya) hoşuma gitti. Mesela Londra'ya gittiğimde "Kahve Dünyası"nı görünce çok duygulanmıştım:))))) İnsan tanıdık şeyler arıyor ve bulunca da çok hoşuna gidiyor.
İlk yarısı biraz durağan gelsede ikinci yarı çok daha iyiydi. Yani genel olarak film iyiydi, izlenebilir.

Film arasında kızımla fotoğraf çektirdik. Amerikan filmlerinde görüp hep isterdim. Hani sevgililer kabine girip fotoğraf çektiriyorlar ve 4 -6 tane falan küçük, basılı resim alıyorlar ya.  Panora Cinemaximum'da vardı ve çocuklarla girelim dedim. Ama oğlum gelmedi. Çünkü o "Bay Mantık" onun içine dede kaçmış:))))) Olsun bizde kızımla girdik. Akşam fotoğrafları eşime gösterince "i"ki deli bir araya gelmemeliydiniz" dedi (onunda içine dede kaçmış:))))

Grip Mevsiminde Gripten Korunma Yolları

YAZAR : Cuma, Ekim 14, 2016
nezle karikatürleri ile ilgili görsel sonucu
Tam grip olmalık mevsim. Etrafımda ki herkes hasta. Ezgi'de akşam öksürükten uyuyamadı bir süre. Bu yazımda sizlere gripten korunmanın yollarını yazacağım. Tamamen kendi kişisel görüşlerim, araştırmalarım ve deneme-yanılma yollarıyla işe yaradığına kanaat getirdiğim bilgileri paylaşacağım. Bu arada kız kardeşimin kızı benim için "Kadriye Teyzem doktor değil ama doktorluk biliyoooo" diyordu 8 yaşına kadar. Yani sağlık konusunda ilgili ve bilgili olduğumu kendince böyle anlatıyordu. Annesi şurup içiremediği zaman beni arayıp konuşturuyordu, ancak o zaman ikna oluyordu Nisan:)))Öncelikle hasta olmadan önlem alınması gerektiğine inanan bir insan olarak kış aylarında soğuk algınlığından korunmak için neler yapabiliriz?
grip komik ile ilgili görsel sonucu
* Elleri sık sık yıkamak. Ellerimizle farkında olmadan o kadar çok yere dokunuyoruz ki , sonrada o ellerle yüzümüze, ağzımıza dokunup mikrop transferini gerçekleştiriyoruz.Bunun için elleri sık sık yıkamak çok işe yarıyor
*Sabah uyandığında gargara yapmak. Gece boyunca zaman zaman ağzımız açık uyuduğumuz için boğazımıza giren mikropları sabah gargara yaparak atmakta özellikle boğaz ağrısını önleyici bir uygulama. 
*Dili fırçalamak. Bunu yeni öğrendim ve henüz kendim yapmadım. Normal kullandığımız diş fırçasıyla değil ama, metal bir kaşıkla yapılmasını öneriyorlar. Dilin üzerini metal bir kaşıkla sıyırmanın da hastalıkları önlemede etkisinin çok olduğunu belirtmişler.
*Sabahları yarım limonlu su içmek . Zayıflama amaçlı olduğu düşünülse de (ki onada farklı bir faydası var) C Vitamini takviyesi olduğu için vücudun bağışıklık sistemini desteklediği için korunma yollarından biride limonlu su içmek.
*Redoxon C vitamini-çinko tablet içmek. Bu özellikle hasta olduktan sonra daha dinç hissetmenizi sağlıyor.


*Propolisli bal karışımı kullanmak. Bu karışımı Bir TV programında propolisin faydalarını izledikten sonra markette görüp almıştım. Uzman,propolisin bağışıklık sistemi üzerinde çok etkisi olduğunu ve özellikle sonbahar ve ilkbaharda yani geçiş mevsimlerinde kullanılması gerektiğini söylüyordu. Ben özellikle çocuklarıma bu karışımı sonbahar ve kış aylarında hemen hemen her sabah 1 çay kaşığı veriyorum Kendimde kullanıyorum.
*Multivitamin tablet almak. Mesela Pharmathon gibi. Marka vermek istemiyorum ama kullandığım ve memnun kaldığım vitaminlerden bir tanesi bu. Multi vitaminler vücut direncini arttırıyor, hasta olsan bile sürünmeni engelliyor. Kendim ve çocuklarım için alıp her kış vücut direncimiz düştüğünde kullanıyoruz.
Umarım yazdıklarım işinize yarar. Esen kalın........ 

Kayıp Balık Dori , Kızımla Sinema Keyfi

YAZAR : Salı, Ekim 11, 2016
Pazar günü kızımla Kayıp Balık Dori filmine gittik. Bir arkadaşım da küçük kızıyla bize eşlik etti. Küçük kızın adı Ada. Ada'nın ilk sinema deneyimiydi. Öyle güzel izledi ki inanamazsınız. 
Ben oğlumla çok sinemaya giderdim. Ama kızımla o kadar çok gidemedim. Mesela Arda'yı o kurstan bu kursa çok gezdirdim. Ezgi'ye gelince pek yaptığım söylenemez. İkinci çocuk böyle oluyor sanırım. İlk çocukta bir heves her şeyi deniyorsunuz. İkinci çocuğa ne heves ne de enerji eskisi gibi olmuyor. Ya da bana öyle oldu diyelim. Aslında kötü anlamda da değil bu. İlk çocuktaki acemilikleri, hataları ikincide yapmıyorsunuz. İkinciler daha rahat büyüyorlar, bu açıdan bakıldığında. 

Ada'ya ablalık yapması öyle hoşuma gitti ki. Biz kadınlarda daha küçüklüğümüzden bir annelik şefkati var. Herşeyle çok ilgili kız çocuğu. Hem kız hem de erkek çocuk büyüten biri olarak diyebilirim ki ikisi birbirinden çok farklı.
Bu arada bugün dünya kız çocukları günümüymüş:))) Dünya kız çocukları günü kutlu olsun. 11 Ekim 2012 yılından beri kız çocuklarının eğitim ve diğer temel haklarda maruz kaldıkları eşitsizliğe ve ayrımcılığa dikkat çekmek için kutlanmaya başlamış. 
Ne diyorduk efendim, kız ve erkek çocuk arasında ki farklardan söz ediyorduk. 
Mesela erkek çocukları siz ne derseniz inanıyor, ama kız çocuklar mutlaka gözleriyle görmek istiyorlar,ispat istiyorlar. Bir olayla ne demek istediğimi anlatmaya çalışayım efendim. Çantamda hep sakız vardır ve çocuklar bunu bildikleri için zaman zaman isterler. Bittiğinde "yok" derim doğal olarak:)) Arda'ya yok dediğimde "tamam" der gider, ama Ezgi 2 yaşından beri "ben bi bakiiiiim" der. İlla gözleriyle görmek ister. 
Sonra kıyafet konusu, Ezgi 3 yaş civarından beri kıyafetlerini kendisi seçer ve hatta bana stil danışmanlığı yapar ama Arda için bu konu hiç önemli değildir. Ezgi kıyafetler konusunda 1 saat konuşabilir, bir yere gideceğimizde bir kaç gün önceden ne giyeceğini düşünür, fikrini paylaşır(8 yaşında bu arada onu söyleyeyim). 
Aklıma gelen son bir farkta Ezgi'nin herşeyle çok ilgili olması ve şefkati. Şöyle ki, geçen hafta alt katımıza yeni evli bir çift taşındı ve biz gelini göremedik. Bu konu Ezgi'ye dert oldu. Alt komşumuz güzel mi? diye epey düşündü ve en sonunda görmüş koşarak bana geldi "anne alt komşumuzu gördüm, çok güzel bir ablaaaa" dedi. Arda alt katımıza birinin taşındığını bile bilmiyordur:))))
Şefkat konusu da şöyle ki; Ne zaman marketten bir şey alsak "abime de alalım" der Ezgi ama Arda'dan hiç böyle bir şey görmedim. Arda üzgün olursa Ezgi, de abisi için üzülür ama Arda bu durumu hiç umursamaz.
Tabi bunlar benim çocuklarımda gözlemlediğim farklılıklar. Tüm çocuklarda aynıdır diyemem.
kayıp balık dori ile ilgili görsel sonucu
Filme gelirsek , Kayıp Balık Nemo kadar beğenmedim ama yine de güzeldi. Filmde bu sefer ilk filmden hatırlayacağınız unutkan balık Dori kayboluyor ve adı üstünde unutkan balık olduğu için kaybolduğunu bile unutabiliyor. Ama neyse ki o kadar da unutkan değilmiş:)))) Eğlenceli bir film tavsiye ederim. Özellikle bazı sahnelerde kızlar çok eğlendiler. Bu filmde dostluğu ve insanları kusurlarına rağmen kabul etme mesajını işlemelerini çok sevdim. Yani izlerken sizde sıkılmazsınız:)))

Sadece Kahveden Vazgeçerek 7 Beden İncelen Kadının Hikayesi

YAZAR : Perşembe, Ekim 06, 2016
dailymail
Başlığı görünce sizde benim gibi "aaaa demek kahve kilo aldırıyormuş, oysaki hep yağ yakıcı özelliği dolayısıyla zayıflamaya yardımcı olduğunu sanıyorduk" tarzı bir düşünceye kapıldınız değil mi?
Habercilerin attığı başlıklar bazen çok ilginç olabiliyor. Bu haberi yemek.com  sitesinde gördüm ve sizinle paylaşmak istedim. Ama resimdeki hoş bayan günde 15 bardak kahve içiyor ve her kahveye de 3 şeker atıyormuş. Yani kahve değil kilo aldıran, üzgünüm . Bizim içtiğimiz 2-3 fincan kahveyi(genelde az şekerli) kesmenin zayıflamaya bir faydası yok anlayacağınız. Ama yine de hikayesi ilginç olduğu için sizinle paylaşmak istedim.Başarı hikayelerini çok seviyorum, motivasyon oluyor:))) Yazı www.yemek.com sitesinden alıntıdır. Orjinali için tık tık.

Sadece Kahveden Vazgeçerek 7 Beden İncelen Kadının Hikayesi

"Kim ne derse desin kilo vermek sancılı bir süreç. Karar vermesi ayrı dert, kendine göre doğru diyeti bulmak ayrı dert, o diyete uymak ayrı dert... Ama o hayallerimizdeki kiloya düşmek için hepsine de değmiyor mu günün sonunda?
Şimdi ne yaparsa yapsın bir türlü istediği kiloya ulaşamayan, kendine güvenini yavaş yavaş kaybetmeye başlayan ve "su içsem yarıyor" diyenleri ilham verici bir hikayeye davet ediyoruz.
Çünkü belki de "kahve içseniz yarıyor"dur?
Lorraine O'Loughlin, İrlanda'da yaşayan 3 çocuklu bir ev kadını. 28 yaşındaki Lorraine hayatı boyunca kilolarıyla başı dertte olanlardan. Son dönemde 127 kiloya ulaşan kadın bunun beraberinde büyük bir depresyona girmiş ve evden bile çıkamamaya başlamış.
Depresyonla birlikte daha çok yemeye başlamış Lorraine. Öğünleri atlama, geceleri aşırı cips ve çikolata tüketme döngüsünde sıkışmış olan Lorraine'in kötü bir alışkanlığı daha varmış: Günde 15 bardak kahve içiyor olması...
Geceleri uykusuzluk çektiği için kahvelerden medet uman Lorraine'in gün içinde içtiği kahve 15'i bulmakla kalmıyor, bunların her birine de üçer şeker atıyormuş. Gerisini siz düşünün. Lorraine, kahvenin onu ayakta tutan tek şey olduğunu düşündüğünü ve bu sebeple kilo vermeden önce ona umutsuzca bağlı olduğunu söylüyor.
Lorraine'in hayatını değiştiren şey ise çocukları olmuş. Herkes anneleriyle parka giderken neden onlarla gelmediğini soran çocukları için hayatında bir değişiklik yapmaya karar vermiş Lorraine ve büyük aşkı kahveyi azaltmaya yönelmiş.
Her gün içtiği şekerli 15 fincan kahveyi 4 fincana düşürmüş Lorraine ve şeker yerine de tatlandırıcı kullanmaya başlamış. Ve sonuç: 127 kilo olan Lorraine artık 73 kilo! Yani deli gibi kahve tükettiği günlerde 54 beden giyen Lorraine artık 42 ya da duruma göre 40 beden kıyafetleri rahatlıkla satın alıp giyebiliyor.

Son sözü Lorraine'in kendisine bırakalım:
"Kilo verdiğimden beri her şey çok farklı geliyor. Daha önce çok utangaçtım ve asla evden çıkmak istemiyordum. Neden dışarı çıkıp oyun oynayamadığımız hakkında çocuklarıma hep bahaneler uydurmak zorunda kalıyordum ama şimdi artık hep beraber sürekli parka gidebiliyoruz.
Eski günleri hiç özlemiyorum. Artık sağlıklı beslendiğim ve uykumu iyi aldığım için kafeine de ihtiyaç duymuyorum.
Kilo vermeden önce kimsenin beni görmesini ve hatta bana bakmasını dahi istemiyordum. Şimdi kendime olan güvenim beni bile şaşırtıyor. Tüm ailem daha aktif ve neşeli biri olduğumu, çok büyük bir değişim geçirdiğimi söylüyorlar."
dailymail

MİM- Hayallerim Aşkım Ve Mim:)))

YAZAR : Salı, Ekim 04, 2016
hayaller ile ilgili görsel sonucu
Sevgili cafe tigris beni mimlemiş. Teşekkür ediyorum kendisine ve aşağıda cevaplarım. 
1-Hayal kurmaktan hoşlandığınız bir yer ve zaman dilimi var mı?
Yolculuk esnasında, özellikle arabanın camından dışarıya bakarken hayal kurmayı çok severim. 

2-En çok nelerin hayalini kurarsınız?
Her şeyin hayalini kurarım. Eğer açsam yemek hayali, zayıflamak istiyorsam çok zayıf olduğum hayalini, yoldaysam vardığımın hayalini, ne bileyim işte ne giydiğimden ne hissettiğime kadar her şeyin hayalini kurarım.
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış:)
Hayal etmek olmasaydı hiçbir gelişme olmazdı.
hayaller ile ilgili görsel sonucu
3-Şimdiye kadar çok hayalinizi gerçekleştirdiniz mi?
Kesinlikle evet ve çok şükür. Hemen hemen hepsi gerçekleşti diyebilirim. 

4- Henüz gerçekleşmemiş ama ille de gerçekleşecek dediğiniz bir hayaliniz var mı? Sakıncası yoksa anlat çabuk!
Henüz gerçekleşmediyse henüz hayal etmemişim demektir. Yani tam olarak ne istediğimi bilmiyorumdur. Değişiyordur.
Birde zamana bağlı hayaller var. Mesela çocuklarımın büyümesi ile ilgili olanlar.
Birde çocuklarım çok istediği için zamanla benimde hayalim olan bahçeli ev var.

Şimdi de ben mimliyorum. Demirkadın demir,Şebo,Yurdagül
hayaller hayatlar sözleri ile ilgili görsel sonucu


Blogger tarafından desteklenmektedir.