Kız Gibi Olmak

YAZAR : Salı, Aralık 23, 2014

Günaydın
Bu videoyu izledim sabah sabah ve tüm feministlik hislerim kabardı. İzlemeniz tavsiye olunur:)))
Bu reklamı orkid hazırlamış. Nacizane burdan teşekkür etmek isterim.

Uyumsuz- Film

YAZAR : Salı, Aralık 16, 2014

Merhaba
Bu gün size Divergent - Uyumsuz filminden bahsedeceğim. Cumartesi gecesi oğlumla ev sineması yaptık ve bu filmi seçtik. İMDB Puanı 6,4 ama izleyici puanları 9,5 falan. Ben de filmi beğendim ama filmde kopukluklar vardı. Sanki geçişler çok hızlı ve üstünkörü olmuş. Filmin konusu son dönem çok popüler olan geleceğe dair kurgular. Açlık Oyunları , Labirent gibi kitap uyarlaması . Ben de bu tarzı çok seviyorum.

Filmin konusuna gelince; Farklı bölgelere ayrılmış bir dünya da bölgeler beş erdemi  temsil etmektedir. Bilgeler, Fedakarlar,Korkusuzlar,Adiller ve Grupsuzlar. On altı yaşına gelen her bireye hangi grupta yaşayacakları sorulmaktadır. Kendi ailesinin olduğu grubu da seçebilir farklı bir grubu da. Başrol oyuncusu Tris'in ailesi Fedakarlar grubunda yaşamaktadır ve ülkeyi Fedakarlar yönetmektedir. Ancak Tris orada kalmayı istememektedir.

Test Sahnesi
On altı yaşına gelen bireylere bir test uygulanmakta ve ona göre yönlendirilmektedirler. Teste giren Tris'in çok onaylanmayan bir tür olan "Uyuımsuz" yani erdemlerin hepsini ya da bir kaçını bir arada taşıyan tür olduğu ortaya çıkar. Ama sistem Uyumsuzları bir tehdit olarak algıladığından testi yapan kişi Tris'i korumak için yalan söyler. Seçim günü Tris korkusuzlar grubunu seçer ve orada Four'la karşılaşır. Uyumsuz olduğunu herkesten gizlemek zorundadır. Sistemin sloganı "grup soydan önce gelir". 

Seçim sahnesi.

Daha fazla anlatmayayım bence heyecanı kaçmasın. Filmin başrol oyuncusu kız Shailene Woodley'i "Aynı Yıldızın Altında" filminde Hazel Grace olarak izlemiştik. Ben başarılı buluyorum kendisini. Farklı da bir güzelliği var. Four karakterini oynayan Theo James'te çok iyi bir seçim olmuş bence.
Herkesi uyuşturdukları bir bölüm var. Tris Four'un yanına gidiyor ve onun da uyuşmuş olduğunu sanıyor ama Four bir anda onun elini tutuyor. İşte bu sahne filmi anlatan bir sahne. Filmle ilgili ayrıntıları unutsamda bu sahneyi unutmam kanaatindeyim. 



Filmi kesinlikle tavsiye ederim.Özellikle bu tarzı seviyorsanız.

Bunlar da başrol oyuncularının dövmeleri.



Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Part 1

YAZAR : Cuma, Kasım 28, 2014

Merhaba
Nihayet Açlık Oyunları Alaycı Kuş filmine gidebildim. Fragmanları yayınlanırken gösterime girer girmez gideceğim diye düşünüyordum ama öyle olamadı malesef. Ben bu seriye bayılıyorum. Gerçekten güzel film yapmışlar. Kitaplarını okumadım, belki de böylesi daha iyi oldu ama kitaplarını okuyanlar bile olumlu yorumlar yazmışlar.
Katniss yani Jennifer Lawrence çok başarılı. Hatta filmi izlerken bana "bu kızdan başkası olmazmış bu filme en uygun kişi" diye düşündüm. Ben Açlık Oyunları serisinin birinci filminden çok etkilenmiştim. İki ve üç o kadar başarılı değil bence ama üçüncü filmde de bir kaç vurucu sahne var ve filmi sadece onlar bile kurtarabilir.
En çok etkilendiğim sahne ki Katniss bu sahnede kendini aşıyor resmen "If we burn, you burn with us" diye bağırdığı sahne. Başkente meydan okuyor "eğer biz yanarsak bizimle birlikte siz de yanarsınız".

İstemeden bir halk kahramanına dönüşen genç kız rolünü çok iyi oynuyor. Bu filmde bu hak kahramanı rolünün sorumluluğunu bir türlü kabul edemiyor. Ama isyanın yüzü olmasını kimse engelleyemiyor.
Bir de göl kıyısında şarkı söylediği sahne var. Alaycı kuşların ona eşlik ettiği sahne. Daha sonra insanlar başkente saldırırlarken hep birlikte o şarkıyı söylüyorlar.İdam Ağacı.Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Dinlemek isterseniz tık tık.

Bir de komik olmayan ama güldüğüm sahneden bahsedeyim. Katniss iki aşk arasında, karmaşık duygular içerisinde. Eski sevgilisi ve oyunlarda yakınlaştığı Peeta tehlikeli bir durumla karşı karşıya kaldıklarında Katniss'in "ikisini de mi kaybedeceğim" diye ağlamasına çok güldüm nedense:)))

Sonuç olarak filmi ilk ikisini izlemeden izlemeyin derim ve hatta ben filmi izlerken keşke ikinci filmi izleyip hatırlayıp gelseydim dedim. Unutmuşum bazı şeyleri.


Çocuklarımıza Zaman Ayırmak

YAZAR : Salı, Kasım 25, 2014
Merhaba
  Yukarıda ki karikatür bana bir hikayeyi hatırlattı. Hatırladığım kadarıyla sizlere anlatayım.
    Bir adamın 5-6 yaşlarında ki oğlu akşam evine geldiğinde "babacığım bu gün seni çok özledim biraz oynayabilir miyiz?" demiş. Babası "offf oğlum öyle yorgunum ki" demiş. Sonra çocuk başka bir akşam "baba beni sinemaya götürür müsün?" demiş. Babası "işten erken çıkabilirsem gideriz" demiş. Diğer bir gün "babacığım okulda ki gösterime niye gelmedin?" demiş ve babası da "toplantım vardı oğlum" demiş.
   Ve yıllar yıllar geçmiş. Adamın küçük oğlu büyümüş ve evlenmiş. Onun da çocukları olmuş. Yaşlı babası oğlunu aramış "bu akşam torunlarımı bize getirir misin oğlum " demiş. Oğlu da "hafta içi çok yorgun oluyorum baba getiremem" demiş. Başka bir akşam aramış "bu akşam bari sen uğra oğlum, yüzünü görelim" demiş. Oğlu "işten erken çıkabilirsem uğrarım baba" demiş.Başka bir gün; "Bayramda geleceksiniz değil mi oğlum" demiş. Oğlu da "babacığım tatile gideceğiz, çalışıyoruz, tatil fırsatımız olmuyor" demiş.O anda babası anlamış ama geçmiş tabi artık:(
     Çocuklarıma her "yorgunum" dediğimde bu hikaye gelir aklıma. Dememeye çalışırım ama çok mümkün olmuyor malesef. Elimden geldiğince onlarla kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum. Birlikte bir şeyler yapmaya çabalıyorum. Daha az yorgun olmak, onlarla daha fazla ilgilenmeyi çok isterdim. 
Sonra "keşke" dememek için küçük bir hatırlatma yapayım dedim:)))

NOSTALJİK PAZARTESİ-FARKINDALIK VE KABULLENME

YAZAR : Salı, Kasım 18, 2014
 
Bu hafta ki Nostaljik Pazartesi 2014 yılından. Nostaljik pazartesi bir zamanlar bloglarda çok popülerdi ama şu anda sanırım sadece Handan ve arada bir de ben yapıyorum.
MİSAFİRHANE



İnsan kısmı bir misafirhane,
Her sabah yeni birisi gelir.



Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik,

Aniden farkına varmak bir şeyin,
Hepsi beklenmedik misafir.



Hepsini karşılayıp eyle!

Evini vahşetle süpürüp, 
Bütün mobilyalarını boşaltan
Bir kederler kalabalığı bile gelse.



Her geleni alnının akıyla misafir et.

Olur ki yeni bir zevk getirmek için 
Boşalttılar evini.



Karanlık düşünce, utanç ve garez,

Hepsini gülerek karşıla kapıda
Ve buyur et içeri.



Minnettar ol her gelene

Kim gelirse gelsin.
Çünkü bunların her birisi
Öte taraftan bir kılavuz 
Olarak gönderildi.


Mesnevi 5. cilt- 3676: Çeviren: Vehbi Taşar. Coleman Barks “Essential Rumi”



Her sabah yeni bir "ben". Yani, sevinç, bunalım, zalim, vahşet, karanlık düşünce. .. Bunların hepsi her birimizin birer parçası. Bunların hepsi bizim misafirimiz.

Unutursam Fısılda

YAZAR : Salı, Kasım 18, 2014

  Merhaba
 Pazar günü "Unutursam Fısılda" filmine gittik. Daha önce kız kardeşlerim gitmişti ve tavsiye etmişlerdi. Çağan Irmak'ın filmlerini beğenirim zaten. Bu filmi de beğendim. Kardeşler arasında bir hesaplaşma, hayallerinin peşinden gitme hikayesi diyebiliriz. 
 Hatice(Farah Zeynep Abdullah) erkek gibi bir kız ve hakkını savunan, gözü kara biri. Ablası da iyi aile kızı. Eskiden "Doğru Ahmet ile Yanlış Mehmet" diye parodiler vardı. Ahmet hep olması gerekeni yapar Mehmet'te hep hata yapardı. Bu iki kardeşte öyleler. Ve Mehmet Günsür geliyor, Hatice'ye aşık oluyor.
  Filmde Hatice'nin hissettiği gibi davranması en çok bir sahnede hoşuma gitti. Babası şarkı söylemesine izin vermediği için okulda İstiklal Marşı'nı söylemiyor ve Öğretmeni neden söylemediğini sorduğunda "kendimi hür hissetmediğim için öğretmenim" diyor. Doğrucu Davut:))))
  Spoiler olacak ama Hatice yıllar sonra evine dönüp ablasıyla ve geçmişiyle hesaplaşıyor ve Alzheimer olduğu için her şeyi unutmaya başlıyor. İsmi buradan geliyor filmin. 
  Hatice ünlü oluyor ve adı da Ayperi oluyor. Film geriye dönüşler şeklinde anlatılıyor. Ablası da kendi kasabalarında kalıyor ve hiç evlenmiyor.Sonuçta ikisi de eteklerindeki taşları döküyorlar ve kardeşlik kazanıyor. 
    Annemin sürekli söylediği bir cümle var "Kardeş kardeşin ne olduğunu ne öldüğünü istermiş" diye. Kardeşlerimizle anlaşamasak bile onlara kötü bir şey olduğunda ilk önce bizim canımız yanıyor.Bizi en iyi onlar anlıyor, ailemizi en iyi onlar biliyor.
    Aile her zaman sığınılacak bir liman. Film bana bunu hissettirdi.

Tanrı Erkekleri Affetsin Gerçekten de:)))

YAZAR : Cumartesi, Kasım 08, 2014
Erkek, erkekler
 

Bir erkek yazmış bunu ama kim bulamadım maalesef.

"Tanrı bizi affetsin !!

- Dünyanın en iyi esprisini bile yapsak mal mal bakan kadınlar için en berbat esprimize bile ayıp olmasın diye kahkaha patlatan kadınları üzdük.
- Kanal değiştirirken bile maç denk gelmesine tahammülü olmayan kadınlar için gecenin köründe halı saha maçımızı izlemeye gelen kadınları üzdük.
- En son okuduğu kitap Cin Ali Tatilde olan kadınlar için elinden Hegel, Sartre, Descartes kitapları düşürmeyen kadınları üzdük.
- Elleri takma tırnak yapıştırıcısı kokan kadınlar için elleri mandalina kokan kadınları üzdük.
- Konu eski sevgilisine gelince “Allah belasını versin pisliğin, geberir inşallah” diyen kadınlar için konu eski sevgilisine gelince “Boşver ya konuşmayalım, canı sağolsun” diyen kadınları üzdük.
- Her sabah uyanır uyanmaz suratına 30 kilo boya süren kadınlar için makyajsız da güzel olan kadınları üzdük.
- Aşağıya inip taksiciye para ödesene! diyen kadınlar için paraya sıkıştığımızda varını yoğunu veren kadınları üzdük.
- Ayı gibi oldun diye burun kıvıran adonis manyağı kadınlar için “oy ben senin göbüşünü yerim” diye sevip göbeğimizi yastık yapan kadınları üzdük.
- Tencere görse bomba diye karakola götürecek kadınlar için Papua Yeni Gine mutfağını bile bilen kadınları üzdük.
- Arkamızdan iş çeviren kadınlar için arkamızdan ağlayan kadınları üzdük.
- Orasının burasının fotoğrafını gönderen kadınlar için zeytinyağlı yaprak sarması gönderen kadınları üzdük.
- Kullandığımız su bardağından tiksinip başka bardak arayan kadınlar için, sidikli donumuzu elinde yıkayan kadınları üzdük.
- Tırnağı kırılır diye portakal soymayan kadınlar için, hamsi temizleyen kadınları üzdük.
- Gittiği partilerde twerk yapan kadınlar için, halay çekerken elini tuttuğu kişi yabancı olmasın diye imtina eden kadınları üzdük.
- ”Karamel makiyato içmeden güne başlayamıyoruuuuuum!” diye triplere giren kadınlar için çay içerken serçe parmağını havaya kaldıran kadınları üzdük.
- Mekanda şişe açtırmayınca surat yapan kadınlar için, “Ben içmeyeyim de arabamızı kullanayım” diyen kadınları üzdük.
- Whatsapp’ta 7/24 online olup herkese mavi boncuk dağıtan kadınlar için Whatsapp durumunda “Hi there I’m using Whatsapp” yazan kadınları üzdük.
-”Bu gecenin hatrına alıver koynuna, sana yapacaklarım var” şarkısını baştan sona bilen kadınlar için “Ben seni sevdiğimi de dünyalara bildirdim” türküsüyle duygulanan kadınları üzdük.
- 2 kere 2’ye 5 diyen kadınlar için “bugün sevgili oluşumuzun 712.günü” diye hesap kitap yapan kadınları üzdük.
- ”Gel beni al” diyen kadınlar için “orada buluşalım” diyen kadınları üzdük.
- ”Gelirken bir şey alayım mı?” diye sorunca bin tane şey isteyen kadınlar için “Sen gel yeter aşkım, evde her şey var” diyen kadınları üzdük.
- ”Paran yoksa ben de yokum” diyen kadınlar için “sen yoksan ben de yokum” diyen kadınları üzdük.
- Tanışma anındaki 3. sorusu “araban var mı?” olan kadınlar için, akbil kullanmaktan gocunmayan kadınları üzdük.
- İlişkinin birinci ayında tektaş bekleyen kadınlar için, ilişkinin 10. ayında aldığı çiçekle dünya mutlusu olan kadınları üzdük...."

Gülse Birsel'den 3 Mutluluk Sırrı

YAZAR : Pazartesi, Ekim 27, 2014
 

Gülse Birsel’den 3 Mutluluk Sırrı: Çalış - İyilik yap - Şükret
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var: Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak!
Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek, hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek sadece insanın keyfini yerine getirmekle kalmıyor. Kaliforniya Üniversitesi'nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor!
İyilik yapmak, söz gelimi düzenli olarak bir huzur evini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor! Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik...
Yaptığınız işi sevip o işe bütün konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle. O kadar araştırma, yazışmalar, toplantılar, istatistikler... Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları bulmuşlar:
Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!

Labirent: Ölümcül Kaçış Filmi

YAZAR : Pazar, Ekim 12, 2014
Merhaba
 
   Bugün sinemaya bu filme gittik. Aslında çocuklar Cem Yılmaz'ın filmine istediler ama ben puanlarına baktım Pek Yakında 6 puan bu film 8 puan.Daha önce başka bir filme gittiğimizde fragmanını izlemiş ve çok merak etmiştim. Filmi beğendim ve bana Açlık Oyunları filmini düşündürdü. Onun gibi bir kitap serisinden uyarlanma. Yani izlediyseniz Açlık Oyunları filmini nasıl bilirsiniz? Bu da öyle bir film. 
Çok fazla bilinmezlik var ve filmin sonuna kadar olaylar gizemini koruyor. Hatta filmin sonunda da devamı geleceğini belli ediyor. Ben merakla bekliyorum mesela 2. yi.  Sinemadan çıktıktan sonra D&R'a uğradık ve 3 kitap olduğunu gördüm. Yani 3. de olacak:) Valla çeksinler ben izlerim. Hiç sıkılmadan sonuna kadar merakla izledim.Ha şimdi öğreneceğiz, ha şimdi derken tam çözemeden film bitti.
 
Gelelim filmin konusuna; Yukarıda görmüş olduğunuz asansörvari bir kutuda başrol oyuncumuz uyanıyor ve hızla yukarı çıktığını farkediyor. Hafızası sanki silinmiş gibi. Adını bile hatırlamıyor. Kutu-asansör bir anda duruyor, kapak açılıyor ve 20-25 tane kendi yaşlarında gencin kendisine bakmakta olduğunu farkediyor. Bulunduğu alan etrafı dev duvarlarla çevrili bir yer. Oradakiler buraya "kayran" ismini vermişler. Oranınlideri Aby ona bölgeyi tanıtıyor ve neden burda olduklarını bilmediğini ama yaklaşık 3 yıldır burda yaşadıklarını söylüyor. Her ay yeni bir çocuk ve yiyecek kutularıyla birlikte asansörün geldiğini anlatıyorlar.Ancak başrol oyuncusu Thomas asi tabi biraz. Başrol oyuncusu olmak için farklı bir şeyler yapması gerekiyor tabi.
Thomas'ın  çok güzel şapşal bakışları var mesela çok yakışmış. Yani bir insanın şapşal bakması ancak bu kadar sevimli olur:)))
Haksız mıyım? 
Etraftaki duvarlar bir labirentin duvarları. Gündüz açılıp gece kapanıyor bu dev labirentin duvarları. Ve gece Duvarların arkasından korkunç sesler geliyor. Sonra Kahramanımız sanki daha önce hiç kimse düşünmemiş gibi ordan kaçmanın yollarını sorgulamaya başlıyor. Herkes daha önce ordan kaçmaya çalışanların hiç birisinin dönmediğini, bunu tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar ama nafile! Thomas çok dik kafalı, inatçı, cesur bir çocuk.
Oradan çıkmanın yollarını arıyorlar. Daha fazla anlatmayayım. Tavsiye ederim. Herkese hitap etmeyebilir ama ilginç bir konuda sıkıcı olmayan bir filme gitmek isteyen herkes gidebilir bence.

Yürüyüş Diyeti

YAZAR : Pazar, Eylül 28, 2014
Merhaba
   Dün kitapçıda bir kitap gördüm. Yürümenin faydalarından bahsediyordu.Kitabın adı Yürüyüş Diyeti. Yazarı Joanna Hall.  İlginç bilgiler vardı. Sizinle paylaşmak istedim. Mesela Üç kilometrelik koşu ile üç kilometrelik yürüyüşün aynı miktarda kalori harcamanızı sağladığını biliyor muydunuz? Aradaki tek fark yürüyüşün koşuya kıyasla daha uzun sürmesiymiş. Fakat bilimsel araştırmalar yürüyerek daha fazla yağ yaktığımızı gösteriyormuş. Araştırmalarla ispatlanmış bu. İlginç geldi bana.
   Doğru yürüdüğümüzde hem zayıflıyor hemde vücudumuz daha güzel şekle giriyormuş. Karın kaslarının güçlenmesi ve göbeğin erimesi için İngiliz Fitness Uzmanı Hall'un tekniğine göre kalçamızı sallamadan yürümeliymişiz.Hatta şöyle diyor; "Kalçalarınızın 2 yanında 1'er bardak dolu su bardağı olduğunu hayal edin ve yürürken bunları dökmemeye çalışın".
Kitapta  doğru yürüyüş nasıl olmalı onu anlatmış. Zayıflamak istiyorsak eğer koşmaya yakın bir hızda yürümemiz gerekmiş.
   Kitaptan aklımda kalanlar bunlar. Yazar bir de insanların yürümek üzere tasarlandığını söylüyor.Mesela 1 gün 1 saat yürümenin sonraki bir kaç günü bile etkilediğini okumuştum farklı bir yerde. Yani sadece o gün değil etkisi.
   Ben zaten yürümeyi çok severim.Her gün 1 saate yakın yürüyorum ama geçen yıl ayağımı burktuğumda yürüyemedim ve 1 ayda 4 kilo aldım:(
Hadi oturmaya gelmedik bu dünyaya. Kalkın hep beraber yürüyelim:)

Süper Kadın-Super Venus

YAZAR : Perşembe, Eylül 18, 2014

kadın, bayan,mükemmel kadın
Bu videodan çok etkilendim. Tek tip güzellik anlayışı. Medyanın bize dayattığı güzellik anlayışı.

Clarins Double Serum

YAZAR : Salı, Eylül 16, 2014

EN İYİ GENÇLEŞTİRİCİ ÖZELLİĞE SAHİP BAKIM SERUMUSelam
Son zamanlarda cilt gençleştirici (ya da yaşlanmayı geciktirici desek daha doğru olur sanırım) serumlar falan daha bir ilgimi çekmeye başladı. Neden acaba? Yaşlanıyor olmakla ilgili sıkıntılarım var sanırım:)
Neyse google'a "en iyi cilt gençleştirici ürün" yazdım ilk sıralarda bu çıktı. Cilt gençleşirmi? sanmıyorum ama en azından yaşlanması yavaşlatılabilir. Daha güzel yaşlanırsınız, yaşlanırız, yaşlanırlar.
Clarins Double Serum yani yukarıda fotoğrafını görmüş olduğunuz(şişeleri çok güzel oluyor değil mi? Havalı, güzellik vaadeden. Bunlar da hep satış taktikleri) cildimizin genç kalmasından sorumlu 5 hayati fonksiyonu aynı anda destekliyormuş. 25 yaşından itibaren kullanılabilirmiş ama bana sorarsanız ben 25 yaşın bu tarz ürünler için çok erken olduğu kanaatindeyim. Bir internet sitesinde de 50 yaş civarı için en uygun ürün olduğu yazıyordu. Cildi nemlendirme, besleme, oksijen verme, koruma ve yenileme fonksiyonlarına yardımcı oluyor.Hidrojen ve lipidik sistemle yaşlanmaya karşı mücadele ediyor.
Ciltteki nem seviyesini 4 saat boyunca %75 arttırıyor ve cildin sıkılığını sağlayan kolajen glikosaminoglikanların üretimine yardımcı oluyor.
Tüm cilt tipleri için uygun olan bu ürünü sabah ve akşam nemlendiricinizden önce 2 pompa sıkımı sürerek kullanabilirsiniz.
Eğer neden serum kullanayım ki diyorsanız serumun kremin erişemediği cildin en alt katmanlarına erişebildiğini bilmiyorsunuz demektir. Sonuç olarak kullanıcı yorumlarına da baktığımızda genel memnuniyetin yüksek olması beni bu kremi almaya teşvik etti. 
Yenilikçi çift baz teknolojisi ve 20 farklı bitki özünden oluşuyor ve sürdüğünüz anda cildinizde ki ışıltıyı hissedebiliyorsunuz. 4 haftalık sihirli kullanım süresi boyunca kullandığınızda daha sıkı bir cilt  ve çizgi ve gözeneklerde azalma vaadediyor. 
Yaşlanmayı engelleyemeyiz ama bakımla geciktirebiliriz ve en en en önemlisi "Mutlu kadın güzeldir".



Bedenim bana ne söylüyor?

YAZAR : Salı, Eylül 09, 2014
Merhaba
       Hafta sonu Haber Türk gazetesinde bir haber okudum. Ağrı uzmanı Vicky Vlachonis "Beden Yalan Söylemez" isimli bir kitap yazmış. Dünyaca ünlü yıldızlarla çalışan Vicky Vlachonis kendisini ağrı uzmanı olarak tanımlıyor ve çoğu zaman ağrı kesicilerle geçirmeye çalıştığımız ağrıların köküne indiğini söylüyor.(Offf bana o kadar lazım ki şu an). Tedavi ediyor ve bedenen de ruhen de hafiflemeyi vadediyormuş.
 "Beden yalan söylemez. Canınız yandığında saklayamazsınız. Gerçek, her zaman bir şarapnel parçası gibi yüzeye çıkmanın yolunu bulur". 
Bu konuyla ilgili Amerikalı klinik psikolog Schutz'un bir makalesinden alıntı yapacağım. "Her düşünce, her jest, kas gerginliği, duygu , midenin gaz yapması, burnunu kaşıma, hımlayarak melodi mırıldanma,dil sürçmesi,baş ağrıması gibi her şeyin şu anda olup bitenlerle anlamlı bir ilişkisi vardır.
Eğer bedenimin bana ne söylediğini anlarsam, en derin duygularımı bilirim ve ne yapacağıma o zaman karar verebilirim... Kendimi tam anlamıyla tanıyorsam yaşamımı yönetebilirim. Bu bilinç olmadan, çoğu kez dış etkenler tarafından yönetiliyorum. Verimsiz, üzücü, karışık bir zihinle ve istemediğim bir biçimde".
 
Mesela ben alışveriş yaparken bazen midem kasılır. Alma der gibi sanki:) Ya da bir yere gitmek  istemiyorsam kaybolurum, yolu bir türlü bulamam. Yapmak istemediğim bir şeyi zorunda kalarak yaparsam başım ağrır. Bunun gibi bir sürü örnek verebiliriz öyle değil mi?
Sizin neler var bir düşünün bakalım:)

90'ların Filmleri 1- İngiliz Hasta

YAZAR : Çarşamba, Eylül 03, 2014
Merhaba 
Bu gün size 90'lı yıllarda en sevdiğim filmlerden biri olan "İngiliz Hasta" filminden bahsedeceğim. Şöyle bir düşündüm de (aslında seyhandan esinlendim)  90'lı yılların en sevdiğim filmleri neler. Artık unutulmuşta olsalar bence hatırlanmalılar. Çünkü çok iyi filmler vardı. Mesela benim top 10'da 1. sırada Tom Hanks'in Forrest Gump filmi vardır. 2. sırada Kevin Kostner'ın bir kanun kaçağını oynadığı Kusursuz Dünya. 3. İngiliz Hasta (ondan birazdan bahsedeceğim) 4. Hayat Güzeldir. Bu da bir İtalyan filmi, çok önyargılı gitmiştim sinemada bu filme ama çıkarken çok mutluydum ve hatta 1 hafta dudaklarımda anlamsız bir gülümseme ile dolaştım. Aslında filmi izlerseniz anlarsınız gülümsememin anlamını.
Neyse şimdilik 4 film geldi aklıma .Geldikçe bahsederim. Bu gün İngiliz Hasta'yı seçtim.
 
 İzleyeli çok uzun zaman olmuş. Tekrar izlemeliyim bence ama hatırladığım şey filmin çok etkileyici sahneleri vardı. Büyük bir aşkı ve bir kaç yan hikayeyi anlatıyordu. 
Filmin konusu: Sahra çölünün bazı bölgelerinde harita çıkarmakla görevli olan Laszlo'nun II. Dünya Savaşı dönemlerinde bir uçak yolculuğunda uçakları düşmüş ve vücudundaki büyük yanıklar yüzünden yatağa düşmüştür. Eski bir manastırda tedavi edilmektedir. Kaybolan hafızasını yavaş yavaş hatırlarken bizde flashbacklerle neler olduğunu öğreniyoruz.


Ralp Fiennes süperdi filmde(en iyi erkek oyuncu oscarını aldı bu rolüyle). Oyunculuğu harikaydı ve film 9 dalda oscar kazandı. Aşk, ihanet,milliyetçilik, şefkat gibi duyguları çok güzel anlatabilmiş bir film.
 
Yasak bir aşk. Yıllar sonra Eşkıya filmini izledim. Orada ki bir sahne bana bu filmi hatırlattı. Keje'yi çok seven kötü adam Şener Şen'e diyor ki: "Ben Keje için en yakın arkadaşımı sattım, cehennemde yanmayı göze aldım. Sen ne yaptın? Kim daha çok seviyor sence?" diyor. İngiliz Hasta filminde de adam buna benzer şeyler yapıyor aşkı için. Ayrıntı vermeyeceğim Spoiler olur.
Film gelmiş geçmiş en iyi filmler arasında yer alan bir film ve izlenmesi şiddetle tavsiye olunur. 

Blogger tarafından desteklenmektedir.