Nostaljik Pazartesi: Bakış Açısı

YAZAR : Salı, Ekim 22, 2019


Bir hikaye var aklımda,hatırladığım kadarıyla anlatayım. Eski zamanlarda bir adam yaşadığı şehri terk edip başka bir şehre yerleşmeye karar vermiş. Yola çıkmış ve bir süre yol aldıktan sonra bir şehre gelmiş. Eskiden şehirlerin kapıları olurmuş. Bu şehrin kapısına geldiğinde kapıda bir adamla karşılaşmış.Bu adam bilge birisiymiş. Adama yaklaşıp sormuş: "bu şehrin insanları nasıldır?" Adam da düşünmüş ve soruya soruyla cevap vermiş "geldiğin şehirde ki insanlar nasıldı?" Gezgin adam demiş ki "aman sormayın oradaki insanlar geçimsiz, üçkağıtçı,yalancı ve çok sahtekarlardı. O yüzden kaçtım o şehirden". Bunun üzerine bilge adam "bu şehrin insanları da aynen öyledir" demiş ve gezgin adamda o şehre yerleşmemeye karar vermiş.
Bir süre sonra bilge adamın şehrine başka bir adam gelmiş ve bilge adama sormuş. "Bu şehrin insanları nasıldır?" Bilge adam yine aynı soruyla cevap vermiş "geldiğin şehirde ki insanlar nasıldı?" Adam "Geldiğim şehirdeki insanlar çok iyi insanlardı. Yardımsever, dürüst, iyi ahlaklıydı hepsi" demiş. Bunun üzerine bilge adam gülümsemiş ve "Bu şehrin insanları da aynen öyle" demiş.
Yani kıssadan hisse; cenneti de cehennemi de sen yanında götürürsün.
Birde babacığımın sürekli anlattığı bir hikayesi vardı aynı konuyla ilgili onu da anlatmalıyım yeri gelmişken. Adamın birine sormuşlar "nasılsın" "Ben iyiyim" demiş. "Eşin nasıl?" demişler "ben iyiyim" demiş. "çocukların nasıl?" "ben iyiyim" "annen,baban arkadaşların nasıl?" cevap yine "ben iyiyim" olunca "ehhhh ama anladık sen iyisin biz onları soruyoruz" o zaman adamda demiş ki "ben iyiyim de o yüzden iyiler".

Öğretmen İnsan Hayatında Çok Etkilidir

YAZAR : Cuma, Ekim 18, 2019
Öğrenme, Okul, Açık, Asya, Kitap, Erkek

Bir blog yazısı okurken aklıma kendi ilkokul öğretmenim ve oğlumun kreş öğretmeni geldi. Benim ilkokul öğretmenim çok sert bir adamdı. Soru sorar , verdiğimiz cevabı beğenmeyince bizi döverdi. Bizim sınıfta ondan dayak yemeyen yok gibiydi. Bildiğimiz halde parmak kaldırmaktan korkardık. Mesela hiç unutmam yönleri öğrenirken kuzey yerine güney dediğimde yanağıma inen tokatla yıldızları saymıştım. Hala bilmem yönleri, öğrenmekte istemem:)))) "e" harfini ters yaptığım için cetveli enine dik tutarak ellerime vurmuştu ve 3 gün şişlik ve kabarıklık geçmemişti. Annem ellerimi görünce okula kavga etmeye gidecekti ki babam engellemişti(keşke engellemeseymiş). Yıllar sonra sosyal medyada okuduğum bir cümlede "Bir insanın en büyük şansı çocukken iyi bir ilkokul öğretmenine rastlamasıdır" diyordu. Bu cümleye göre pek şanslı sayılmıyorum o halde. Hatta şanssızmışım. O yılları çok hatırlamak istemiyorum.
Üniversiteden mezun olup çalışmaya başladığım yıllarda bir gün ilk okul sınıf arkadaşımla karşılaştık. Arkadaşım çok başarılıydı, liseyi birincilikle bitirmiş, üniversite de Ankara Siyasal Hukuk Fakültesini dereceyle bitirmiş bir kızdı. Sohbet ederken bana "İlkokul öğretmenimiz bize ne yapmış Kadriye, hayatında ki etkilerini hissediyor musun?" diye sordu. O ana kadar bu konuyu bilinçli bir şekilde düşünmediğimi fark ettim . Sonrasında devam etti; "ben bütün okuduğum okulları birincilikle bitirdim biliyorsun, çalışmaya başladım, avukatlık yapıyorum ama ben konuşamıyorum, konuşmaktan korkuyorum, hep ilkokul öğretmenimin etkisi olduğunu düşünüyorum. Yanlış bir şey söylediğimizde bizi hep cezalandırıyordu , yanlış bir şey söylemekten korktuğum için bildiğim şeyleri bile söylerken çekiniyorum" dedi. Onunla karşılaşmamızdan sonra bende düşündüm, beni de o kadar etkilemiş miydi? Sonra etkilediğine karar verdim. Mesela herhangi bir ortamda çok rahat fikirlerimi beyan ederim ama sınıf ortamıysa ve öğretmen varsa biraz daha çekingen olurum. Ne yazık değil mi?
Çocuk, Oyun, Çalışma, Renk, Öğrenmek 

İkinci öğretmen de oğlumun kreş öğretmeni bir bayan. İşe giderken aynı otobüse binmek suretiyle uzaktan tanıdığım bir bayandı kendisi. Bir insanın sizden hoşlanmadığını hissedersiniz ya, (negatif elektirik), işte bu bayan bana karşı öyleydi. Bir kaç ay sonra oğlum kreşe başlayınca onun öğretmeni oldu. Oğlum 2,5-3 yaşlarında falandı. Yaz aylarıydı ve oturduğumuz sitenin kreşine gidiyordu Arda. Kreşin yanında da yüzme havuzu vardı. Her gün havuza gitmek isterdi, bende ona hafta sonu gidebileceğimizi söylerdim. Tabi hafta sonunu tam olarak bilemediği için "3 gün sonra yani uyuyup uyanacağız 3 kere vb.... "  gibi anlatırdım. Sonra bir gün bana "anne sen beni kreşe bırakıp havuza mı gidiyorsun?" diye sordu. Çok şaşırdım, "Hayır  tabi ki oğlum işe gidiyorum" dedim ama 10-15 gün boyunca bu soruyu zaman zaman yineledi. Eşimle ben neden böyle sorduğuna bir türlü anlam veremedik. Bir gün kreşe oğlumu almaya gittiğimde öğretmeni yanıma geldi ve sohbet ederken bana dedi ki "ben Arda'ya annen seni kreşe bırakıp havuza gidiyor, aslında işe gitmiyor diye şaka yapıyorum". O an yüzümdeki ifadenin donduğunu, bir süre konuşamadığımı hatırlıyorum. Sonrasında "neden böyle bir şey söylüyorsunuz" dediğimde şaka yaptığını söyledi. Bir eğitimci o yaştaki bir çocuğun şaka ile gerçeği ayırt edemeyeceğini bilmiyor olamazdı , olmamalıydı.Küçücük bir çocuğa annesinin sanki ondan kurtulmak istediği, onu sevmediği , eğlenmeye gitmek için onu bıraktığı gibi bir mesaj verdiğinin farkında olmaması imkansız bir durumdu. Ama o kadar umursamıyordu ki çocuğun psikolojisini o anda öğretmen olmak bu kadar kolay olmamalı diye sinirlendiğimi hatırlıyorum.

Öğretmen çok önemli insan hayatında. Hayatının geri kalanını, yetişkin olduğunda bile etkiliyor. Keşke bütün öğretmenler bunun farkında olsa. Bir insanın hayatını nasıl etkilediklerini bilseler kayıtsız, umursamaz olamazlar. Bu iki örneği iyi öğretmenleri tenzih ederek söylüyorum tabi ki. Oğlumun kreş öğretmeni ile ilgili okul idaresiyle konuştuğumda bana kişisel sorunlar yaşadığı bir dönemden geçtiği için öyle davrandığını söylediler. Kişisel sorunlarımızı çocuklara bu kadar yansıtmak gibi bir şansımız olmaması gerektiğini düşünüyorum. O masum meleklere kişisel sorunlarımız yüzünden , düşüncesizce davranamayız, davranmamalıyız. Sizce de öyle değil mi?

Sağlığın En Kolay Hali “Her Yerde Sağlık”

YAZAR : Çarşamba, Ekim 16, 2019

                            Sağlığın En Kolay Hali “Her Yerde Sağlık


En değerli varlığımız olan sağlığımız ile ilgili aradığımız pek çok şeyi bulabileceğimiz yepyeni bir internet platformu hayatımıza girdi. “Her Yerde Sağlık” internet sitesi  ihtiyacımız olan hizmet ve ürünlerin farklı hastanelerdeki içeriklerini, fiyatlarını karşılaştırmalı olarak görmemizi, taksitle satın almamızı sağlıyor. Artık bir çok ürün ve hizmette olduğu gibi sağlık hizmetlerinde de farklı fiyatlar var ve Her Yerde Sağlık sitesinin bu fiyatları karşılaştırma olanağı sunuyor olması çok güzel bir uygulama.





Her Yerde Sağlık” blogunda tıpta ki son gelişmeleri, sağlıkta dijital dönüşüm ile ilgili farklı haberleri, Lokman Hekim Hastane ve Üniversitesi hocalarının araştırmalarını da bulabiliyoruz.


Siteye üye olarak özel kampanyalardan da haberdar olabildiğimiz gibi sağlık hizmetlerinin yanında gıda takviyeleri, güzellik ve sağlık ile ilgili farklı ürünleri de satın alabilirsiniz. 



Sağlığına önem verenlerin en önemli başvuru noktası olmaya başlayan www.heryerdesaglik.com platformu bizlere farklı alternatifleri karşılaştırma olanağı sunması, tüm kredi kartlarına taksitle alışveriş imkanı sağlaması, yeni trend ve ürünlere yer vermesi ile öne çıkıyor.




Online Danışmanlık Hizmetleri günümüzde daha fazla tercih edilir hale geldi. Her Yerde Sağlık platformunda Online Sağlıklı Beslenme ve Diyet , Online Psikolog hizmeti de var.




Sitede ayrıca kadın, erkek, çocuk ve kardiyoloji check Up paketleri ve Doğum Paketleri ile daha uygun ve amaca yönelik sağlık hizmetleri alabilirsiniz.

Ankara kategorisi için resim


Tabi ki estetik ve güzellik hizmetleri de sitede var. Cilt Bakımı, Mezoterapi, PRP, Saç Ekimi, Lazer İşlemleri gibi ihtiyaçlarımızı karşılayan pek çok uygulama var. Daha fazlasını görmek  için neden siteyi incelemiyorsunuz. Siteyi incelemek için buraya tık tık.

Senin Savaşın Sona Erdi - The 100

YAZAR : Pazartesi, Ekim 14, 2019

the 100 ile ilgili görsel sonucu
"Senin savaşın sona erdi" cümlesi The Hundered dizisinde yerli halk tarafından ölmek üzere olan ve ya ölen kişilere söyleniyor. İlk duyduğumda da ve sonra her duyduğumda da beni çok etkileyen bir cümle oldu. Hayatı bir savaş, bir mücadele olarak görmek ve bittiğinde artık savaşmayacak olmak. Çok derin geldi bana.

Tüm filmler, diziler hep bir hikaye anlatıyor ve mesaj veriyor. Bazen bilinçli olarak fark ediyoruz bu mesajları bazen de fark etmiyoruz ama anlıyoruz. Ben diziyi izlerken , ölen birine bu cümleyi ilk söylediklerinde diziden biraz kopup ölümü, hayatı düşündüm. Hayatın bir mücadele olduğunu ve yaşamak için hep çabalamamız gerektiğini düşündüm.

Ithe 100 ölüm ile ilgili görsel sonucu

Aslında bizim kültürümüzde de var bu düşünce. Ölen birisine "bu dünyada ki mücadelesi bitti" derler. Ölüme farklı bakmamızı bir kayboluş, bilinmezlik değil de başka bir aleme gitmek olarak tanımlamak (bizim inancımızda gerçek alem).
Hayat sürekli bir hareket halinde ve her sabah uyandığımızda mücadelemiz başlıyor. Uyanıp işe gidiyoruz ve ya evde ev işi yapıyoruz, çabalıyoruz bir şeyler yapmaya.
Hayatta olduğumuz sürece mücadelemiz devam edecek, kendi doğrularımız için, hayatta kalmak için. Nefes aldığımız sürece çabamız bitmeyecek ta ki o son güne kadar.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

the 100 ile ilgili görsel sonucu

Truva filminde Brad Pit sadece topuğundan ölebilecek olan tanrı Aşil'i canladırıyordu ve orada da ölümsüz olmak isteyen birisine söylediği "aslında insanlar çok şanslı. Bir gün bitecek yaşam ve ne zaman biteceğini bilmiyorsunuz. İşte sürpriz bu, eğlence bu" gibi bir cümle söylemişti (yanlış hatırlamıyorsam).
Eğlenceli, sürprizli her an ölme ihtimalli hayatımız bir gün bitecek ve o gün bizim savaşımız sona erecek. O güne kadar mücadeleye devam.


Yazdan Sonra Güzel Ve Fit Kalma Sırları

YAZAR : Çarşamba, Ekim 09, 2019

dr erol koç ile ilgili görsel sonucu

Geçtiğimiz cuma günü Ayşegül'ün(@ankaraetkinlik) davetiyle "Yazdan Sonra Güzel Ve Fit Kalma Sırları" söyleşisine katıldım. Etkinliği düzenleyen Bitter Dergisi'ydi. Cildiye Uzmanı Prof. Dr. Erol Koç ve  Fitness Hocası Mahir Bey konuşmacıydı. Erol Bey'den yeni nesil ameliyatsız estetik uygulamaları hakkında bilgiler aldık. Çok sayıda kişi doktora soru sorduğundan bana sıra gelmedi. Ben tabi ki göz altı torbaları için ameliyatsız ne uyguladığını, neyi önerdiğini soracaktım. Ancak söyleşi esnasında soramadım. Konuşma bittikten sonra yanına gidip sorduğumda bana "ben sizi görmüştüm zaten" dedi:))) Yani göz altı torbalarımı görmüş ühüüüüü:(((( Biraz üzülmekle birlikte mesleki deformasyon diye bir şey olduğunu hatırladım ve sorunun bende değil onda olduğuna karar verdim:))) Yani şöyle ki Doktor Bey sürekli bu işle meşgul olduğundan insanların yüzlerine baktığında neresinde sorun var ona dikkat ediyor bence:) Göz altı torbalarıyla ilgili olarak bana mezoterapi uygulamasını önerdiğini ve bunun %70-80 oranında başarılı olduğunu söyledi.

gençlik aşısı ile ilgili görsel sonucu

Ayrıca yeni nesil gençlik aşısı da denilen uygulamaların artık dolgunun yerini aldığını ve daha doğal bir görünüm olduğunu, başarılı sonuçlar elde edildiğini anlattı. Doğallığı bozmama taraftarı olduğunu küçük dokunuşların daha güzel olduğunu söyledi ki bende buna katılıyorum. Son gelişmelerle tek tip estetikli kadınların artık daha az olduğunu ve bunun sevindirici bir gelişme olduğunu anlattı. Sonuç olarak kim ister ki aynı yüzle gezmeyi, tek tip birbirine benzeyen kadınlarla çevrili bir ortamda yaşamayı?
Doğallığı savunan uzmanları çok seviyorum. Tek bir güzellik yok, farklılıklarımızla güzeliz hepimiz. Dayatılan güzellik anlayışına karşıyım ben. İnsanların özellikle kadınların kendilerini oldukları gibi sevmelerinden ama fiziksel görüntülerinde rahatsız oldukları ufak tefek şeyleri değiştirmelerinden yanayım. Yani eğri bir burnunuz varsa sizi rahatsız ediyorsa estetik ameliyat olabilirsiniz mesela. Ya da kırışıklıklarınızdan rahatsızsanız botoks, gençlik aşısı vb.... uygulamalar, kendinizi daha iyi hissedecekseniz yaptırılabilir bence.

spor karikatür ile ilgili görsel sonucu

Fitness Hocası da beslenme ve spor ile ilgili güzel bilgiler verdi. Meditasyon ve nefes egzersizleri, zihin-beden-ruh uyumundan bahsetti. Benim bir süredir yaptığım İntermitted Fasting diyeti yani 16 saatlik ve 8 saatlik açlıklar şeklinde olan diyetin vücudu otofajiye soktuğunu ve çok faydalı olduğunu anlattı.
"Otofajinin sözlük anlamı “kendi kendini yemek.” Durumun bilimsel açıklaması ise oldukça farklı. Otofajide hücrelerimiz kendi kendilerini değil, üretim artığı toksik atıklarını, yaşlanmış parçalarını, döküntülerini, toksinlerini yiyerek beslenmeye başlıyor. Otofaji sürecine giren hücreler içlerindeki “lizozom” isimli minik yapıların da yardımıyla “kendi atıklarını” tüketerek yaşamını sürdürmeye başlıyor. Neticede, hücre de beden de beslenme çabasının getireceği zahmetlerden, yüklerden, toksik atıklardan kurtuluyor".Alıntı
)
Yani özetle aç kaldığımızda vücudumuzun kendisini onardığını ama sürekli yediğimizde bütün enerjisini sindirime harcadığı için iyileşmeye zaman ayıramadığını anlattı. Sabah uyanır uyanmaz yemek yiyen tek canlının insan olduğunu söyledi . Bin yıl önce İbn-i Sina'nın hastalıkları tedavi etmek için insanlara 3 gün oruç tutturduğunu sonra tedavi ettiğini yani orucu tedavinin ilk aşaması olarak kullandığını anlattı.
İşin uzmanlarından çok değerli bilgiler edinerek ayrıldık söyleşiden. Bence böyle toplantılar daha sık olmalı, etkinlikler, eğitimler daha çok olmalı. Umarım olur diyerek yazımı sonlandırayım. Bir başka katıldığım etkinlik ve ya eğitim toplantısında öğrendiğim şeyleri paylaştığım yazımda buluşmak üzere:))))


Nostaljik Pazartesi- Gülse Birsel'den 3 Mutluluk Sırrı

YAZAR : Pazartesi, Ekim 07, 2019
Nostaljik Pazartesi de bugün Gülse Birsel'den Mutluluk Sırları var.



Gülse Birsel’den 3 Mutluluk Sırrı:

 Çalış - İyilik yap - Şükret
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var: Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak!
Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek, hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek sadece insanın keyfini yerine getirmekle kalmıyor. Kaliforniya Üniversitesi'nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor!
İyilik yapmak, söz gelimi düzenli olarak bir huzur evini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor! Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik...
Yaptığınız işi sevip o işe bütün konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle. O kadar araştırma, yazışmalar, toplantılar, istatistikler... Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları  bulmuşlar:
Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!
-----------------------------------------------------------------------------------

gülse birsel sözü beyin dediğin ile ilgili görsel sonucu

Bu da bonus olsun; En sevdiğim sözlerinden


Bağışıklık Sisteminizi Mutlu Edin

YAZAR : Salı, Ekim 01, 2019
Bu başlık bir tedx konuşmasından. İmmünoloji(Bağışıklık) Uzmanı Duygu Sağ'ın videosunu izledim Youtube'dan. Son zamanlarda hastalıklarımızın sebebinin bağışıklık sistemimizin zayıf düşmesi, bağırsak sağlığının bozuk olması konusunda çok fazla konuşuluyor. Zaten yeme içme konusunda herkesin kafası acayip karıştı. Bir uzman "şunu yemeyin bunu yemeyin derken diğeri tam tersini söyleyebiliyor. İnternet bilgiye ulaşma açısından çok iyi ama kirli yani doğru olmayan bilgilere de ulaşılabiliyor.
Bir önceki yazımda bir bütünsel sağlık uzmanı aynı zamanda dahiliye uzmanı bir doktora gittiğimi ve bana sıkıntılarımdan dolayı bir diyet verdiğini anlatmıştım. Yaşadığım sıkıntılar için hepsininsebebinin bozuk bağırsak florası olduğunu söyledi. Peki bu bağışıklık sistemimiz neden bozuluyor ve son zamanlarda neden herkes hasta, neden bağırsak floramız dolayısıyla bağışıklık sistemimiz bozuldu?
her şey içimizde karikatür ile ilgili görsel sonucu
Yaygın olarak bilinen şey yediğimiz içtiğimiz her şeyin artık organik olmaması, genetiği değiştirilmiş gıdaları tüketmenin bizi hasta ettiği. Ama bu ted konuşmasında Uzman bunun asıl sebebinin stres olduğunu söylüyor. Yani"herkesin hayatında stres var , önemli olan bunu nasıl karşıladığınız"diyor.
Bağırsak floramızı uzun süre stres altında yaşamanın bozduğunu söylüyor ve eğer bağışıklık sistemimizi güçlendirmek istiyorsak onu mutlu etmemiz gerktiğinden bahsediyor. Yeme içmeden çok bu konu önemli diyor(ne yani şimdi ben boşuna mı o kadar sert bir diyeti yapmaya uğraşıyorum:))
her şey içimizde karikatür ile ilgili görsel sonucu

Verdiği tavsiyeler şöyle özetlenebilir. Kendin olabilmek, maske takmadan, içinden geldiği gibi yaşayabilmek, meditasyon yapmak (bilimsel olarak meditasyonun ispatlanmış faydalarını anlatıyor) , şükretmek.

Siz kendiniz olabiliyor musunuz? Hatalarınız kusurlarınızla, eşref saatinizle ...... saatinizle, yanlışlarınız doğrularınızla. Kendinize şefkatle yaklaşabiliyor musunuz? 
Şükrediyor musunuz? ya da meditasyon yapıyor musunuz? Hayatımıza bunları sokabilirsek iyileşeceğimizi söylüyorlar. Siz ne dersiniz?
Blogger tarafından desteklenmektedir.