50 METREKARE

YAZAR : Pazartesi, Şubat 15, 2021

 


Netflix'in yeni dizisi 50 Metrekare'yi izlemeyi  2 akşam da bitirdik. Hem sürükleyici hem de 8 bölümden oluşuyor. Diziyle ilgili karışık duygular içerisindeyim. Bir yandan takdir ederken bir yandan da çok fazla şiddet içeriyor olmasını kınıyorum. Çok sıradan bir şeymiş gibi adam öldürüyorlar ve hep başroldekilere hak veriyorsunuz. Ve bence bu çok tehlikeli.
Konusu kısaca şöyle ; Gölge başrol karakterin adı. Gerçek adını bilmediği için kendisi de çevresindekiler de ona Gölge diyorlar. Gölge çok küçük bir çocukken Servet Bey adında bir mafya babası onu evlat ediniyor. Büyüyünce onu kirli işlerini hallettirmek için kullanıyor. Ancak Gölge'nin hayattaki tek amacı ailesini bulmak ya da onlara ne olduğunu öğrenmek. Çünkü geçmişini hatırlamıyor. Aklında sadece kanlı sahneler var. 
İlk bölümlerde ailesini bulmak için bir adamla buluşmasıyla hayatı birden bire değişiyor. Lüks yüzme havuzlu bir evde yaşarken 50 metrekare bir iş yerinde yaşamak zorunda kalıyor. Daha fazla spoiler vermeyeyim.


Dizi de çocukları yaşadıkları çevre şekillendirir mesajı vurgulanıyor ve katil bile olsan ilgiye, sevgiye, ait olmaya ihtiyacın vardır deniyor.  İnsanlara güveni olmayan bir katilin kalbini yumuşatan insanlar , saf ve temiz kalmayı başarabilmiş dürüst insanlar Gölge'yi dönüştürüyor. Duygularından bihaber olan ve kimseyi sevmeyen Gölge bu insanların arasında kendini çok iyi hissediyor. 
Hepimizin inanmaya , sevmeye, sevilmeye ve ait olmaya ihiyacı vardır. Bu çok güzel vurgulanmış. En katı kalpler bile sevgiye kayıtsız kalamaz. Ve aile ait olma ihtiyacımızın karşılandığı yerdir.
Dizide çok farklı karakterler üzerinden hayat, duygular ve ilişkiler işlenmiş. Mesela Civan karakteri ezilenlerin biraz güç sahibi olduğunda ne kadar acımasızlaşabileceğini çok güzel anlatıyor. Ezilenlerin hırsı ve intikamı herkesten daha fazla oluyor. 
İnsan analizlerini çok iyi bulduğumu ve oyuncuların rollerinin hakkını verdiğini söyleyebilirim. Kadrosu iyi olan bir dizi. 
Bitiş şeklini düşünürsek devamı gelecek. Çünkü insanı merakta bırakan bir sonla bitiyor. Ve sanki ölümün mutlak son olduğu bu dünyada hırsın, paranın pulun önemi yok diyor dizi. Yani en azından bende böyle bir izlenim bıraktı.
Diziyi öneririm. En beğendiğim bölümlerden biri aynayla konuşma sahneleriydi. Kendinle yüzleşmenin hem ne kadar zor hem de ne kadar rahatlatıcı olduğunu güzel vurgulamışlar. 
"Bir ağaç dik kim sulayacak deme, mutlaka seninle birisi sular, iki kişi olduk bile" sahnesi de  beğendiğim bölümlerden. Sen iyi niyetle yola çık senin gibi iyi niyetlilerle yolun kesişir.
Mesajları güzel ama anlatırken ki yolları beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Aslında belki de hayatın gerçekleri diyebilirsiniz. Ben dizide ki kötü insanların o kadar kötü olabileceklerine inanmak istemediğim için böyle düşünüyor olabilirim.

Blogger tarafından desteklenmektedir.