İnsan Ne İle Yaşar Kitabı'ndan İbretlik Bir Hikaye

YAZAR : Cumartesi, Nisan 29, 2017
tolstoy insan ne ile yaşar ile ilgili görsel sonucu
Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…
Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
bir avuç toprak ile ilgili görsel sonucu
Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük…
Bazı insanların 15-20 yıl boyunca ödemek kaydıyla faizli banka kredisi çekmesi neyin alametidir… Bazen insan, ömründen daha çok borç biriktirir. Bazen de elinde olan ama fark etmediği nimetleri, hoyratça harcar durur.
Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…
Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın-mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…
Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz.
Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız?

Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir eli satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar aslında fakiriz hepimiz.
Aldığı maaşı yetiremeyenlere, modayı takip edemeyenlere, evini beğenmeyenlere, mekanı dar bulanlara, çarşıda pazarda gezmeye eğlenmeye doyamayanlara, daha çok para için, hesabı daha fazla kabartmak için çırpınanlara da yeter toprağın altı. İhtiraslarımız, bitip tükenmeyen arzularımız için, az bir toprağa ihtiyaç var sadece.
Ha gayret, menzile çok az kaldı…
insan ne ile yaşar ile ilgili görsel sonucu

TEOG Annesi Olmak

YAZAR : Cuma, Nisan 28, 2017
teog capsleri ile ilgili görsel sonucu
Çok şükür ki teog sınavı bitti, geçti, gitti. Her zamanki gibi ayıpladığım, kınadığım ne varsa hepsinden azcıkta olsa yaptım:)))) Yani TEOG Annelerinin eleştirdiğim tüm davranışlarından bahsediyorum:))) Tamam abartmadım ama bende o mod'a girdim. Öncelikle TEOG Annesi kavramını eleştiriyordum zaten. Niye bir sınav beni ya da çocuğumu tanımlasın ki? Ama çok zormuşşşş arkadaşlar, ahhh ben size ne diyeyim. Yani sınav değil de sınav sürecinde çevre sizi o role ve mod'a sokuyor malesef. Yani ne kadar dirensenizde kaçamıyorsunuz. Sonuçta biz insanız, sosyal bir çevrede yaşıyoruz. O çevrenin dinamiklerinden kendimizi izole edemeyiz. Tamam daha fazla kendimi haklı çıkarmaya çalışmayacağım. Yaptım, gene yaparım gene olsa:)))) Ama bir sorun ne yaptım? Çocuğuma "çalış, test çöz" dedim:) "Hadi az zaman kaldı daha sıkı çalışmalısın " dedim. Deneme sınavı sonuçlarını eleştirdim:( "Başkasının çocuğu şöyle, böyle" dedim:( .  Yani karşılaştırma yapma dışında diğerlerini gene olsa gene yaparım:) Çünkü karşılaştırma yapmanın hep sakıncalı olduğunu söylerim. İstemsiz olarak bir kere yaptım ve bir tek  buna pişman oldum.

teog capsleri ile ilgili görsel sonucu
Dün ve önceki gün sınavda anne babalar da çocukları kadar heyecanlıydı. O masum yüzler gergin, korkulu , endişeli bakışlarla sınavdan çıktıklarında hepsinin aynı olduğunu düşündüm. Sadece benim oğluşum değil tüm çocukların başarılı olmasını istedim, onların yüzüne bakarken. Aslında sınav olmasa, bu gerginliği yaşamasalar dedim. Her biri kimbilir ne farklı yeteneklere sahipler ama bilmiyorlar ve belki de hiç bilemeyecekler. Sınav sistemi ve eğitim sistemi onları sistemde tutmaya devam edeceği için kendi yeteneklerini keşfedemeyecekler yada değerini bilemeyecekler. Ayyy şimdi ağlayacağım ama durum bu ne yapalım?
teog capsleri ile ilgili görsel sonucu

TEOG sınavına giren bütün çocuklara ve ailelerine geçmiş olsun diyorum ve her şey gönüllerince olsun inşallah. Ve sınavsız bir eğitim sistemi olsun inşallah. 

Atatürk Çocukları (Biga)

YAZAR : Pazar, Nisan 23, 2017


Whatsupp grubundan gelmiş bu video. Her izlediğimde gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Teşekkürler güzel yürekli öğretmen. Çocukken ne kadarda masumuz oysaki. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Nice aydınlık 23 Nisanlar kutlamak dileğiyle.

Mutluluğun Kiloyla İlgisi Yok:)))

YAZAR : Cuma, Nisan 21, 2017
Aslında mutluluğun dış etkenlerle ilgisi yok. İçten gelir mutluluk. Mutlu olmak öğrenilebilir ayrıca. Yani bakış açımızı değiştirerek , olumluya odaklanarak, küçük şeylerin tadına vararak, yaşadığın an'da olarak mutlu olabilirsiniz. 
Gülmekten poz veremedi
Fotoğraftaki güzel bayan, büyük beden mankeni Ashley Graham. Sıfır beden akımına karşın acayip iş yapıyor. Bende acayip destekliyorum kendisini. 
Çünkü ben kadınların bedenleri üzerindeki baskılara, ideal ölçülere karşıyım. Haaa diyeceksiniz ki "sen neden zayıflamak istiyorsun o zaman?". Cevap veriyorum ; "ben sıfır beden dayatmasına, ne kadar zayıf o kadar güzel düşüncesine karşıyım". İdeal kiloyu savunuyorum. Yani asla sıfır beden olmak istemem, Allah korusun. 
Hürriyette "Gülmekten poz veremedi" haberini okuyunca yüzümde bir tebessüm belirdi.Aklıma bir araştırmayı getirdi bu haber. Erkeklere 100 tane fotoğraf göstermişler ve "hangi kadının daha çekici olduğunu " sormuşlar. Sonuç olarak fiziksel olarak kusurlu olmasına rağmen erkekler gülümseyen kadınları çok çekici bulmuşlar.
Büyük beden mankeni Graham hem kendisi gülmekten poz verememiş hem de yaptığı espirilerle çekim yapan ekibi kahkalara boğmuş. Kendinden hoşnut insan örneği. Yani kaç kilo olursanız olun kendinizden hoşnut olmanızdır önemli olan ve bu hoşnutluğun kriterleri toplumun baskıları olmamalı. Farkında mısınız bilmem ama bu kriterler gittikçe acımasızlaşmaya başladı. Mükemmel vücutlu, mükemmel anne, mükemmel  her şey olmak zorundasınız. Çıta gittikçe yükseliyor. 
Gülmekten poz veremedi
Bizim toplumda  söylenen bir söz vardır "fesatlığından kilo alamıyor". Bu haber birde bana bunu düşündürttü.   İş yerinde benim gibi hafif balık etli bir arkadaşımla mutlu insanların hafif kilolu olduğunu, saf ve iyi niyetli olduklarını falan konuşuyorduk bir gün. Zayıf bir arkadaş geldi o anda odaya ve konuştuklarımıza kulak misafiri oldu. "Ne yani siz şimdi bana fesat mı diyorsunuz?" dedi. Bizde kahkalarla gülerek "yoooo biz demiyoruz toplum diyor" dedik. O da bize "kilo veremiyorsunuz züğürt tesellisiyle kendinizi avutuyorsunuz" dedi. Sonra ondan nefret ettik işte bizde:)))))
Yani demem o ki arkadaşlar kimsenin standartlarına uymaya çalışarak kendinizi hırpalamayın. Nasılsanız şu an, bu halinizle güzelsiniz. Hiç kimsenin size kendinizi kötü hissettirmesine izin vermeyin. Birisi sizi bu konuda eleştirirse eğer şunu bilin ki tamamen kendi hakkındaki olumsuz düşüncelerini size söylüyordur. Yani size kilo almışsın diyorsa o kendisinin kilo aldığını düşünüyordur. Kötü görünüyorsun diyorsa kendisinin kötü göründüğünü düşünüyordur" Kişisel algılamayın yani konunun sizinle bir ilgisi yok:)))))

Fİ Dizisi

YAZAR : Çarşamba, Nisan 19, 2017
fi dizisi galası ile ilgili görsel sonucu

Kitaplarını çok beğendiğim serinin dizisinin çekildiğini duyduğumda çok sevinmiştim. Aslında genelde sevdiğimiz kitapların film, dizi uyarlamaları hayal kırıklığına uğramamıza sebep oluyor ama yine de bir de dizi olarak izlemek istedim.
Herkes biliyordur herhalde ben mavianneden öğrendim, dizi PUHU TV diye bir kanalda yayınlanıyor sadece. Puhu TV'yi cep telefonunuza veya tabletinize şimdilik ücretsiz olarak indirebiliyorsunuz. 
Dizinin ilk bölümünü izleyebildim şimdiye kadar, sanırım 4 bölüm yayınlanmış. Ozan Güven Can Manay karakteri için çok başarılı bir seçim olmuş bence. Deniz karakteri Mehmet Günsür'de benim hayalimdeki tipe benziyor:)))  Duru ve Özge'de fena olmamış ama ben ikisini de daha güzel bekliyordum. İkisini de çok daha güzel hayal etmişim demek ki.
fi dizisi galası ile ilgili görsel sonucu

Oyuncular  iyi olmuş konuyu işleyişleri de iyi. İzlenebilir yani:))))
Benim kitap yorumumda eleştirdiğim müstehcen bölümlerin çok olmasını dizi eleştirilerinde de okudum. Açıkçası kitap daha kötüydü bence bu yönden. Yani 1. bölümde öyle diğer dizilerden fazla bir şey yoktu bence. Dizinin diğer bölümlerinde vardır belki. Kitapta bana rahatsızlık vermişti ama dizide o rahatsızlığı çok hissetmedim sanki.
Neyse vermek istediği mesajlara odaklanıp izlemek herkesin faydasına olur diye düşünüyorum. Aslında anlatılmak istenene odaklanmalı.
fi dizis ile ilgili görsel sonucu


fi dizis ile ilgili görsel sonucu

fi dizis ile ilgili görsel sonucu


İlgili resim
fi dizis ile ilgili görsel sonucu


Evlilik - 3

YAZAR : Cuma, Nisan 14, 2017
evlilik komik karikatür ile ilgili görsel sonucu

Bu yazının konusu iletişim. Evlilikte nasıl iletişim kurmalıyız? Son zamanlarda çok duyduğumuz bir kelime iletişim ve  benim fikrimce okullara iletişim dersleri de konulmalı. Çünkü sadece evlilikte değil iletişim her alanda önemli. İnsan sosyal bir varlık olduğu için sürekli diğer insanlarla etkileşim halinde ve eğer iletişime dikkat edilmezse çok büyük sorunlar yaşanabilir ki yaşanıyor da malesef.
Evlilikte iletişim de en çok dikkat etmemiz gereken ve baştan kabul edip rahatlamamız gereken konu; "bazı konularda asla aynı fikirde olamayacağımızı kabul etmek". "Anlaşamamakta anlaşıyorsak anlaştık demektir" diye bir söz vardır ben çok severim. Evlendiğimiz zaman ikimiz tek bir insan olmuyoruz. Kendi fikirlerimiz ve görüşlerimiz var ve olmaya devam edecek, o zaman her konuda aynı fikirde olmayı beklemek uçuk bir beklentidir diyebiliriz. Farklı fikirlerde olmayı kabullenememek sorun kaynağı oluyor. O zaman ne yapıyoruz? eşimizle farklı fikirdeysek eğer aynı fikirde olmaya çalışmıyoruz:) 
evlilik karikatür ile ilgili görsel sonucu
İkinci bir konu da suçlayıcı konuşmak. "Ben Dili"ni bilmeyen yoktur herhalde. Şöyle anlatayım; bir olay olduğunda eşinin davranışı karşısında "sen çok düşüncesiz bir insansın, hep böyle yapıyorsun" demek yerine davranışa ve kendi hislerimize odaklanarak "böyle davrandığında kendimi çok mutsuz, değersiz hissediyorum" demek gerek. Böylece karşımızdaki kişiyi savunmaya geçmek durumunda bırakmayız,. Suçlanan kişi iletişime de kapatır kendini ve bunu istemeyiz:) Yani uzlaşmak istediğimizde kendi duygularımızı ifade etmek en doğrusu. Hepimizin amacı üzüm yemek sonuçta bağcıyı dövmek değil :))) Aslında bazen bağcıyı da dövmek isteyebilirsiniz işte o zaman direk suçlayın:))) 
Biz kadınların özel dönem öncesi gerginliği de çok meşhurdur. Ne deseler yanlış anlarız, alıngan, sinirli, depresif oluruz. Erkeklerin böyle zamanlarda ekstra anlayışlı davranmaları ilişkinin gidişatı açısından çok gerekli bir durumdur:))) Psikiyatri doktoru bir arkadaşım bu konuda bana "eski zamanlarda kadınları bu dönemlerinde mağaraya kapatıyorlarmış" demişti. Doğru mudur bilmem ama bazen kadınlar bu dönemlerinde gerçekten çok hırçın ve çekilmez olabiliyor:) 
Bugünlük bu kadar 4. bölümde görüşmek üzere. Lütfen fikirlerinizi  yazın. Ekleyecekleriniz ya da itiraz edecekleriniz olabilir. Mutlu olurum:))))

Evlilik - 2

YAZAR : Salı, Nisan 11, 2017
evlilik komik ile ilgili görsel sonucu

Evlilik serimizin 2. bölümü gelin-kaynana çatışmasıyla ilgili .  Oğlum doğduğunda dünyadaki bütün kayın valideleri anladığımı düşünmüştüm:) Canının parçası çocuğunu paylaşamamak hissiyatı:)) Eeee kız çocukları canının parçası değil mi? Tabi ki öyle. Ama bence anneler, erkek çocuklarının biraz daha saf olduklarını düşünüyorlar:) Kız çocukları öyle uyanık ve cadı ki kızlarının her türlü başının çaresine bakacağını düşünüyorlar olsa gerek:)
Bizim toplumuzda çocuklarımızı birey olarak yetiştirememe gibi bir sorun olduğundan gelin - kaynana çatışmaları önemli bir sorun olarak yaşanıyor. Yabancı ülkelerde durum böyle değil.
evlilik komik ile ilgili görsel sonucu
Gelin- kaynana çatışmalarında ne yapılması gerek? Öncelikle paylaşılamayan oğul, koca olan erkek aradan çekilmeli. İki kadın başlarının çaresine bakmayı , geçinmenin bir yolunu bulmayı öğrenmeli. Erkek hiç taraf tutmamalı,ilişkiye müdahale etmemeli. Bu çatışmalarda gelin olan taraf daha çok çaba gösterip nezaketli davranırsa ilişkiler daha güzel bir hale gelir. Kayın valideler çocukları büyüyüp evlendikten sonra kendilerine bir meşgale bulmalı ve ilişkiye müdahale etmemeli.
Aslında bu çatışmada en çok zarar gören erkekler. Bir yanda onu doğuran, büyüten kadın, bir yanda sevdiği ve geleceği olan kadın. En akıllı davranması gereken erkekler. Genç olan kadın da akıllı davranıp sorunları eşine şikayet etmeyecek, kayın validesiyle problemlerini kendisi çözecek:)) Gül gibi geçinip gidilecek ondan sonra:))))))
Gelin-kaynana muhabbeti bitmez. Bugünlük  bu kadar olsun. Üçüncü yazı da görüşmek üzere:)))

Evlilik-1

YAZAR : Perşembe, Nisan 06, 2017
evlilik komik sözler ile ilgili görsel sonucu

"Evlilik bir kale gibidir. İçeridekiler dışarı çıkmak, dışarıdakiler içeri girmek isterler" Çin Atasözü
Socrates'te mutlaka evlenin demiş:)))) E vardır bir bildikleri. Herkes evleniyor, bu kadar insan yanılıyor olamaz:))))
Biz kadınlar neden bu kadar evlenme meraklısıyız ben bir türlü anlam veremiyorum. Evlenince kadının sorumluluğu çok fazla bence ve neden bunu ısrarla ister kadınlar bilinmez. Haa ben evlenmek istemedim mi? İstedim tabi ki ama mutlaka evlenmek gerek diye evlenmedim. Aslında evlenmeyen insanlara baktığınızda sistem dışında kalmaktan dolayı biraz mutsuz olduklarını düşünüyorum. Gerçi evli insanlar mı bekarlar mı daha mutlu? tartışılır. Bana sorarsanız da bir insanın mutlu olması dış sebeplere bağlı değil. Yani evliliğe, başka bir kadına veya adama bağlı değil. Mutlu bir tipse insan bekarsa da mutlu evliyse de mutlu. 

evlilik komik sözler ile ilgili görsel sonucu
Evlenirken yine hemcinslerimin çok sık yaptığı bir hata olduğunu düşünüyorum; "Evlenince değişir" düşüncesiyle ve "Değiştirilecekler Listesiyle" evlenmek. Ama bilmez misiniz ki "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur". Yani bir erkeği adam ederim diye düşünerek evlenmek hata. En iyisi erkeğin adam olmuşuyla evlenmektir:)))
Peki erkekler hiç mi değişmez. Kesinlikle kadında erkekte zamanla değişir ama bu değişim sizin istediğiniz yönde ve kontrolünüzde olmaz. Jung demiş ki ; "Bir kadın ve adamın ilişkisi kimyasal bir tepkimeye benzer. Eğer tepkime gerçekleşirse her ikisi de kılık değiştirir".
Özellikle flört döneminde insanlar çok özenli davranırlar. Ama ona rağmen insan kendini gizleyemez. Örneğin flört döneminde sizin yanınızda trafikte çok sinirli davranıyorsa anlamalısınız ki stres altında öfkeli davranacaktır. Yani bu davranış azalmayacak artacaktır.
Her ne kadar romantik öğelerle süslense de, sevgi, saygı olmadan devam etmesi zor olsa da evlilik bir işletmedir aslında. İki ortaklı bir işletme. Yani yazılı olmayan bazı kural ve şartlar vardır. Taraflardan biri bunları ihlal ederse ve diğeri bunu tolere edemezse o evlilik biter. Yani birbirinizi idare etmelisiniz, birisi idare etmeyi bırakırsa yürümez. 
Biraz acımasızca bulabilirsiniz bu yorumlarımı, özellikle yeni evliyseniz, ama bence insan gerçekleri bilerek, ayakları yere basarak evlenmeli. Evlilikten çok beklentiye girip büyük hayal kırıklıkları yaşamamak için.
Bu yazı dizisi devam edecek. Sizinde fikirlerinizi merak ediyorum. Anlattıklarımdan katılmadığınız bir şeyler var mı? Mutlaka eleştirin beni:)


Kadın Girişimcilerin Başarı Hikayeleri: Muazzez Bodur

YAZAR : Çarşamba, Nisan 05, 2017
Başarı hikayelerini çok severim. Kim sevmez ki? Hele bir de hemcinsim olunca daha çok seviyorum. Kobitek sitesinde "Kadın Girişimcilerin Başarı Hikayeleri" isimli bir yazı görünce hemen sizinle de paylaşmak istedim. Yazının orjinalini okumak isterseniz aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz. 

kadın girişimciler ile ilgili görsel sonucu


"Muazzez Bodur, tesadüfler neticesinde iş kuranlardan değil. Sevdiği işi yapmak için planlayarak ve Start Up Weekend girişimcilik yarışmasına katılarak yola çıkmış bir girişimci.

Kısaca kendinizden bahsedermisiniz?  

1975 yılında doğdum. 12 yılı aşkın süre, pazarlama iletişimi konusunda profesyonel olarak çalıştım. İş hayatıma Koç Holding’de başladım.
2009 yılında Start Up Weekend girişimcilik yarışmasına katıldım ve 2010 yılında www.koleksiyonerim.com internet sitesini kurdum. 2011 yılında profesyonel çalıştığım son şirketten ayrıldım ve kendi işimin başına geçtim.

Kendi işinizi yapmaya nasıl karar verdiniz? Bunu yapmaya karar verirken kimden destek aldınız?

Kendi işimi yapmaya kendi kendime karar verdim. Kimse destek olmadı. Çoğu arkadaşım hayırlı olsun derken gözlerindeki şaşkın hatta biraz ürker bakışı çok hissetmişimdir.
Buna karar verirken kendi içimdeki tutkudan ve özgüvenimden destek aldım. Birçok insan halen profesyonel bir kurumda çalışmamın çok daha fazla faydasının olacağını bana söylüyor. Ama şu anda bu cümleleri yazarken aldığım keyfin ölçülebilir hiçbir değeri olamaz. Bu çok önemli bir yol ayrımıydı benim için. Her sabah uyanıp yola çıkıp akşam eve geldiğimde unuttuğum bir iş modelinden çıkıp, 24 saat hiç bıkmadan yoğunlaştığınız bir iş modeline giriyorsunuz. Her ay hesabınıza yatacak paranın verdiği rahatlıktan, ne zaman para kazanacağını bilmediğiniz yeni bir ekonomik sürece giriyorsunuz.
Kararı almakta, kendinde fikri sindirmek ve her türlü dış etkene rağmen kararlılığını koruyabilmek bazen çok zor gelebiliyor. Ben şu anda profesyonel hayatta çalıştığımdan daha çok çalışıyorum ama çalışıyor gibi hissetmiyorum. İçimde hiç bitmeyen bir heyecan ve dinamizm var. Bence bu gücü kendinde hisseden kadınlar iş kurmalı.

Ne üzerine bir iş yapıyorsunuz? Başka iş fikirleri varken neden bu işi yapmaya karar verdiniz?

Ben www.koleksiyonerim.com üzerinden koleksiyon, sanat objeleri, antika satıyorum. Aynı zamanda 2012 yılında bu faaliyetlere koleksiyonerlere özel workshoplar, yurtdışı koleksiyoner turları, hediye danışmanlığı gibi yeni projeler eklendi.
Evet hep başka iş fikirleri olabilir, ancak insan kendisine özel dikilmiş bir kıyafet gibi kendisine yakışan, içinde kendini özel hissettiği iş için çalışmalı. Ben çocukluğumdan bu yana geçmişle beslenen, tarihi objeleri seven biriyim.
Eğer bir gün bu kadar çok çalışacaksam içinde olmaktan en çok keyif alacağım işi yapmalıydım. Hayaller diye bir dosya açtım kendime, aklıma gelen yapmak istediğim her şeyi içine attım. Kendimi yıllar sonra görmek istediğim düşe odakladım. Beni bu birikimler koleksiyonerim.com’u kurmaya sürükledi.
Şimdi koleksiyonerim.com beni, bundan 2 yıl önce hiç aklımda olmayan başka projelere sürüklüyor.

Bu işi yaparken ne tip sıkıntılarla karşılaştınız ve bunları nasıl aştınız? Sizce kendi işinizi kurarken nelere dikkat etmek gerekiyor? Hangi konularda bilgi sahibi olmak gerekiyor?

Önce doğru iş modelini kurmanız gerekiyor. Bu doğru iş modelinde bana yol gösterecek insan bulmak konusunda sıkıntı çektim. Diğer profesyonellerin fikirlerini de almak için Türkiye’de düzenlenen Start Up Türkiye yarışmasına girdim. Amacım yarışmada birinci olmak değildi. Beş yüzün üstündeki insanın projem hakkında ne söyleyeceğini nasıl bakacaklarını görmekti. Aldığım fikirleri sitede uyguladım.
Sermaye konusunda sıkıntı oluştu, ilk etapta profesyonel çalışmaya devam ederek bu sıkıntıyı biraz hafiflettim. Maaşımdan sanki bir hobiye para ayırıyormuşçasına başladım.
Kendi işini kurarken doğru, işini bilen adamlarla çalışmak gerçekten çok önemli. Mutlaka yapacağınız işin bir iş planı, pazarlama planı ve orta vadede bir projeksiyonu olmalı. İşin sizi sürüklemesinden çok sizin hazırladığınız plandan fazla sapmadan büyümesi bence en sağlıklı olanıdır.

İş hayatında kadın olarak yer almanın zorlukları var mı sizce? Varsa nelerdir?

Kadın olmanın zorlukları tabiî ki var. İnsanlar sizi maalesef ki önce cinsiyetinizle değerlendiriyor ancak kendine güvenen ve çok isteyerek iş yapan herkes karşısındaki insanı etkiler.
Yaptığınız işten istediğiniz sonuçları alabildiniz mi? İleriye yönelik koyduğunuz hedefler nelerdir?
Türkiye internet kullanımında dünya sıralamasında ilk 10 a girmesine rağmen bence internet üzerinden alışveriş yapmak konusunda halen gerilerde. Hizmet tarafında biraz daha aktif çalışmaya karar verdim. Bu sebeple workshoplar oluşturdum, yurtdışı turlar düzenliyorum. Kendim eğitim vermeye başladım.
Bu yıl yine hizmet alanında yeni bir şirket kurmaya karar verdim. Hedefler, işin içine tam olarak girip, açıkları gördükçe netleşiyor. Geçmiş hedeflerimi revize ediyorum. Koleksiyonerim’in beni getirdiği nokta benim 2 yıl önce göremediğim bir yerde bugün. Bu yeni şirketim için iki ayrı yatırım grubundan destek alıyorum. İki yıl önce bunu hayal bile edemiyordum.

Kendi işini yapmak isteyen kadınlara neler tavsiye edersiniz?

Kararlı olsunlar, gelebilecek her türlü zorluğu göğüsleyebileceklerini hissettiklerinde başlasınlar, iletişim kurmaktan, kendilerini, yaptıkları işleri anlatmaktan korkmasınlar ve mutlaka mümkün olduğunca çok danışsınlar.
Bazı insanlar danıştıklarında projelerinin, fikirlerinin çalınacağından korkuyor. Bir projeye başlarken bu işin en iyisini kendinizin yapacağına eminseniz girin derim. O zaman çalınmasından da korkmuyorsunuz.
Bazen çok eleştirel yaklaşımlarla bende karşılaşıyorum. Bazen eleştiriyi can kulağıyla dinlemek sonrasında eğer gerçekten hatalıysanız hemen süreci iyileştirmek size prestij bile getirebilir. Eleştirilmekten korkmayın. Bırakın saçma bulsunlar fikirlerinizi.
Hayal etmek beni gerçeğe sürükleyen tek şey. Hayal kurmaya devam….
Ben başarılı girişim öykülerini her zaman dinler yada okurum. Bende pozitif etkiler yarattılar. Hepsinin temelinde çok çalışma, özveri ve inanç olduğunu düşünüyorum. Yapmak istediğiniz her ne iş ise kolaya kaçmanın gelecekte çok zorluk çıkaracağını biliyorum.
Konuyla ilgili sizden fikir almak isteyenlerin size ulaşabileceği bir e-posta adresi veya veya yaptığınız işle ilgili bilgi almak isteyenlerin girebileceği bir web sayfası var mı?
www.koleksiyonerim.com üzerinden ya da muazzez@koleksiyonerim.com üzerinden bana ulaşabilirler.

Tibet'in Gençlik Pınarı Günlük 5 Hareket

YAZAR : Pazartesi, Nisan 03, 2017
                 


Tibet'in Gençlik Pınarı Hareketleri ismiyle bilinen, hatta bazı yerlerde ayin olduğu söylenen ama dini bir ayinle ilgisi olmayan hareketler. Daha önceki yazımda gittiğim bir etkinlikte tanıştığım bayan tarafından "çok enerjim düşük" dediğim için bana tavsiye edildiğini anlatmıştım.
Bu hareketlerin düzenli yapılması durumunda ; daha genç görünüm, sabahları dinç uyanma, eklem ağrılarında iyileşme,fazla kiloların verilmesi, sağlıklı uyku, saçlarda ve ciltte canlılık,uyum,yüksek enerji, duygusal ve zihinsel sağlığa iyi gelme gibi faydaları bulunuyor.( Harika faydalar, hepimizin ihtiyacı var).


İlgilenenler ve daha ayrıntılı öğrenmek isteyenler için kitabı da mevcut.
çakralar ile ilgili görsel sonucu

Dikkat edilmesi gereken noktalar: Bu 5 hareketi her gün yapmanız gerekiyor ve hareketleri yaparken zorlanmamamız, rahat nefes alıp veriyor olmamız gerekiyor. Her hareketten sonra diğerini yapmadan bir süre durup ellerimizi bedenimize dayayarak derin derin bir kaç kez nefes almamız gerek. Hareketleri yavaşça yapmak ve spor egzersizi gibi değil de yoga gibi düşünmek yani içimize dönüp meditasyon yapar gibi yapmak gerek.  
Başlangıçta her hareketin 3 kez yapılması tavsiye ediliyor. Daha sonra her hafta tekrar sayısını 2 şer arttırarak 21 tekrara ulaşıncaya kadar arttırmaya devam edin.Yani 2.hafta her hareketi 5 kez, 3. hafta 7 kez, 4. hafta 9 kez ve bu şekilde arttırmaya devam edin 10 hafta sonra her hareketi 21 kere yapabilir duruma geleceksiniz.
Ben yapmaya yeni başladığım için çok yorum yapamayacağım ancak sürekli yapanların yorumlarından derledim sizin için:


* "Dr. David Selman

"Çakraların omurga üzerindeki yerleri ana salgı bezlerine karşılık geliyor," diye açıklıyor. "Bu salgı bezleri beden kimyasının ve otomatik işlevlerin homeostasisini korumaya yardım eder. Büyüme hormonuyla bağlantısı olan ve eskiden beri yaşlanmayla ilgisi olduğu bilinen tiroit ve hipofiz bezleri, endokrin sisteminin bir parçasıdır. Her ikisi de baş ve boyun bölgesindedir ve ayinler özellikle bu bölgeyi çalıştırarak bu bezleri aktif hale getiriyor. Yapılan bilimsel araştırmalarda, bu büyüme hormonunun küçük bir miktarının kişiye verilmesinin yaşlanma sürecini yavaşlattığı görüldü."
 

* "Dr. Cope

"Kas gücüm arttı, omuzlarım daha düzgün ve karın kaslarım daha gergin. Altı aydan sonra kafamın arkasındaki kırçıllaşmış saçlar eski koyu kahverengi haline dönmeye başladı."

Dr. Cope, "Beş Ayin, yalnızca bedeni çalıştıran egzersizlerden ibaret değil. Ayinleri yaptıktan sonra derin ve genel bir sağlık hissi duyuyorum, ayinleri çalışmadığım zaman bu hissi özlüyorum" diyor. "Bu ayinlerin bedenle zihin arasındaki dengeyi sağlamak için yaratıldığını düşünüyorum" diyor. Bu nedenle Dr. Cope ayinleri birçok hastasına öneriyor."


* "Beyaz saçlarım açık kahverengiye geri döndü. Tek bir beyaz saçım bile kalmadı. Bunun yanıtını bilemiyorum."
-Ellie Stevens, Okanogan, Washington
* "Çalışmaların fiziksel, duygusal ve zihinsel etkileri inanılmaz. Hakkımda çok daha iyi şeyler hissediyorum; çok daha canlı ve genel olarak daha hoşnuttum. Zihnim daha hızlı ve daha berrak. Fiziksel duruşum inanılmaz derecede iyileşti. Bu kitabı her yaştan her insan için hararetle tavsiye ederim."
-       Steven Hunt, Troy, Michigan



Blogger tarafından desteklenmektedir.