hikaye
ibretlik hikaye
insan ne ile yaşar
kitap tavsiyesi
kitap yorumu
tolstoy
İnsan Ne İle Yaşar Kitabı'ndan İbretlik Bir Hikaye
Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…
Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük…
Bazı insanların 15-20 yıl boyunca ödemek kaydıyla faizli banka kredisi çekmesi neyin alametidir… Bazen insan, ömründen daha çok borç biriktirir. Bazen de elinde olan ama fark etmediği nimetleri, hoyratça harcar durur.
Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…
Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın-mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…
Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz.
Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız?
Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir eli satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar aslında fakiriz hepimiz.
Aldığı maaşı yetiremeyenlere, modayı takip edemeyenlere, evini beğenmeyenlere, mekanı dar bulanlara, çarşıda pazarda gezmeye eğlenmeye doyamayanlara, daha çok para için, hesabı daha fazla kabartmak için çırpınanlara da yeter toprağın altı. İhtiraslarımız, bitip tükenmeyen arzularımız için, az bir toprağa ihtiyaç var sadece.
Ha gayret, menzile çok az kaldı…
Çok çok çok haklısın. Dünyada kaplayabileceğimiz yer belli, yiyebileceğimiz yemek belli, gözümüz neden doymaz bilmem.
YanıtlaSilBu kitaptaki diğer hikayelerde çok etkileyici, hepsi birer ders. Anlayana...
YanıtlaSilÇok güzel ve ibretlik bir hikaye.Okumadım ama okumalıyım :) Sağ olasın arkadaşım :)
YanıtlaSilKitabın tamamını okumak istiyorum ben de :))
YanıtlaSilTek önemli vaktin 'şimdiki zaman' olduğu fikrinin bir yere kadar doğru olsa da genellikle insan dışındaki canlılara özgü olduğunu düşünüyorum. Zira insan canlısı dünyada tektir bu konuda; kendisinden önce gelenlerin bu hayattaki mücadelelerini o günkü gibi duyar, henüz gelmemiş, gelecek güzel günlerin ve kuşaklarının hayallerini kurar ve 'tarih' yaratır..
YanıtlaSilBir fikir olması açısından yazdım, teşekkürler tolstoy'u hatırlattığın için :)
İnsanoğlu işte..Gözü hiç doymaz.Hep daha fazlası daha da fazlasını ister durur..
YanıtlaSil"İnsan Gerçekten ne ile yaşar...?"
YanıtlaSilAç gözlülüğü ile körü-körüne yaşadığını sanar o kadar.
Çok değerli bir kitap.
Çok yararlandığımı hatırlıyorum...
Emeğinize sağlık.İyi ki hatırlatmışsınız. Ben de tavsiye ederim.