Pia Mater Üçlüsü

 


Uzun zamandır kitap yorumu yazmamışım. Çok içimden geldi , o zaman engellememek lazım .
Kitap kulübümüz olduğunu bilenler vardır, Pia Mater kitabını kulüp üyelerinden biri önerdiğinde çokta sıcak bakmamıştım ama okumaya başlayınca son zamanlarda en kısa sürede bitirdiğim ve sonra hemen 2. ve 3. kitabını sipariş ettiğim bir kitap oldu. Kitap kulübünde daha çok psikoloji, kişisel gelişim , felsefe tarzı kitaplar okuyoruz ama arada romanlara da yer veriyoruz. 
Biraz üzerinden zaman geçti ama aklımda kalanlarla yorum yapayım istedim. Yazar kitaplarını "nöro roman" tarzı şeklinde yorumluyor. İlk defa okuduğum bir tarz diyebilirim. Bilimsel bilgi özellikle beynimiz, fizyolojimizle ilgili bilgileri roman formatında anlatmış. Romanın kurgusunu okurken içimde biraz kıskançlık hissettiğimi fark ettim. Çünkü kurguyu çok başarılı buldum. Normalde belki de merak edip araştırmayacağım ama öğrendiğime çok mutlu olduğum şeyler öğrendim. 
Mesela 3. kitap bittiğinde yapay zekadan korkmaya başladım. Yazarın anlattığına göre (hepsine referans gösteriyor) şu an yapay zekayla ilgili yapılan çalışmalar korkutucu ve kendi kendime "insanlık kendi sonunu mu hazırlıyor?" diye sordum. Çünkü gelişmeler ürkütücü. Go oyunu bir strateji oyunudur , insanlar yapay zekanın go oyununda insanı yenmesinin mümkün olmadığını düşünmüşler ve go oyununda insanı yenecek bir yapay zeka üzerinde çalışmışlar ve sonunda başarmışlar. Başaramamalarının nedeni olarak klasik insan öğrenmesi gibi bir teknikle çalışıyor olmaları olduğunu söylüyor yazar. Ancak bu yöntemin insanlar içinde doğru bir yöntem olmadığını , eğitim sisteminde bu yöntemde neden ısrar edildiğini anlamadığını anlatıyor. Ancak yapay zekada makine öğrenmesi devreye girince yapay zeka go oyununda insanı yeniyor. Ancak bu yapay zeka sadece go oyunu stratejilerine hakim. Yani bu yapay zeka bir elma ile insanı ayırt edebilecek bir beceriye sahip değil. Yazar buradaki tehlikeyi şöyel açıklıyor. Beynimizde parçalardan oluşuyor ve her bir parça sadece kendi işini yapabiliyor. Yani göz sadece görme işini , kulak duyma işini yapıyor ve aldığı verileri beyne iletiyor. Beyinde bulunan  bir alanda bu bilgiler yorumlanarak insan zekası oluşuyor. Yazar diyor ki yapay zekaya da böyle bir yorumlama merkezi yapılırsa insandan çok daha üstün bir sürü yapay zekadan gelen veriler burada yorumlanabilir ve insandan çok daha üstün bir yapay zeka yapılabilir. Transformers filmleri gibi. Neyse yapay zekadan korktuysanız kitabın diğer bölümlerine geçebiliriz:)))
Cahil cahil yazmak istemem:)))) ama anladığım gibi anlatmam gerekirse şu an veri depolama alanı sıkıntısı varmış dünyada(ay çok mu cahilce bir anlatım oldu:)))) Neyse efendim şu anda yapılan çalışmalar sonucu bir tırtılın dna'sına veri depolamayı başarabilmişler. Yani biyolojik hafıza gibi düşünülebilir. Ve insan dna'sına da bilgileri depolayabilir miyiz çalışmaları yapılıyormuş. Şaşırdığım bilimsel çalışmalardan biri de buydu.
Son dönemde yaşlanmayı durdurmak ve insan ömrünü uzatmak için de çok fazla çalışma olduğu ve şu an da ömrü uzatılmış insanlar olduğunu söylüyor kitap. Biz bilmiyoruz tabi bilmemenin mutluluğuyla yaşıyoruz. Ve yaşlanmaya öldüğü halde vücudu terk etmeyen hücrelerin sebep olduğunu günümüzde yapılan çalışmalarla da bu hücreleri vücuttan atmanın yolunun bulunduğunu anlatıyor.  Bu gerçekten mucize gibi bir şey .
Okuyalı 3 ay geçmiş olduğunu düşünürsek hatırladıklarım bu kadar. Kitapları okumanızı tavsiye 
ederim. Yorumlarınızı da yazarsanız çok sevinirim.

4 yorum:

  1. seriyi ben de çok sevmiştim , takip ettiğim ve kitap film konularında tavsiyelerini muhakkak değerlendirdiğim bir doktor abimiz olduğundan kitaplarını okumalıyım demiştim , gerşekten de bir solukta okunuyor ve sonuncu kitap bitmesin diye araya iki kitap almıştım sonra merakıma daha fazla dayanamamıştım , yapay zeka ciddi ürkünç boyutlarda ve bu bende insanlığın sanatı ve zanaati unutmaması gerekiyor şeklinde yorumluyorum , çünkü yapay zeka insanoğlunun rahata olan hasterinden gelişiyor kanımca milyonlarca kitabı elle karıştırmamamk adına, gözle taramamamk adına hız adına dijitalleştiriyoruz tüm arşivleri .bu tabii ki illa kötü bir durum değil fakat dijitalin getirdiği rehavet insan beyninin çalışmasına gerek yokmuş gibi algılanınca insanlık geri kalıyor gibi . yapay tüplerde büyütülen emriyolar ile insanoğlu üretime geçilen bir çeşit bitki mi olacak acaba ve daha ne sorular ne sorular

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapay tüplerde insan üretimi konusu da beni çok etkilemişti . Yazıda bahsetmeyi unutmuşum. Yorum İçin teşekkürler 🙏

      Sil
  2. duydum ama okumadım bir bakayım pekii :)

    YanıtlaSil
  3. Bu kitapları bir blogda daha görmüştüm aylar önce ama unutmuşum bu yazı hatırlama anlamında çok güzel oldu. :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.