Kardeş Kıskançlığı

Geçenlerde nereden geldiyse aklıma kızım yeni doğduğu zamanlarda yaşadığım kardeş kıskançlığı geldi. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki kardeş kıskançlığı son derece normaldir(kendimden de biliyorum ayrıca . Benden 3 yaş küçük kardeşimle hala kıskançlık yaparız ki biz)
Oğlum bir kardeşi olmasını çok istemişti. Hatta 4 yaş civarlarında kreşte " benim kardeşim olacak" diyormuş herkese. Ben onu almaya gittiğimde öğretmenler beni hep tebrik ediyorlardı. "Aaaa hamile misiniz?" diyorlardı. Neyse efendim biz de bu zibidiye inandık. Çünkü anne babalar ilk çocuğu kendileri için ikinci çocuğu da ilk çocuk için isterlermiş dedik. Çünkü öyle duyduk:)))
Hamile kaldığım ilk ay  tatile gitmiştik. Arda'ya da hamile olduğumu kimseye söylememesini tembihledik. Söylemedi, söylemedi ama plajda yanımızdakilere, yoldan geçenlere ,yani herkese "biliyor musunuz biz aslında 4 kişiyiz" dedi.
Karnım büyümeye başlayınca Arda da kıskanmaya başladı kardeşini. Mesela bir gün arkadaşına "biliyor musun Sarper annem kardeşimi her gün yanında işe götürüyor ama beni kreşe bırakıyor, beni yanında götürmüyor" dediğini duyduğumda kulaklarıma inanamadım ve doğumdan sonra yaşayacaklarım için endişelenmeye başladım(yeterince endişelenmemişim:))))

Ve sonra Ezgi geldi. Annesiyle baş başa , sürekli mıç mıç bir ilişki yaşayan Arda Paşa buna epey bozuldu. Çünkü annesi onunla o kadar ilgilenmiyordu artık(çok haklı) . Eve gelen misafirler bile onunla ilgilenmiyordu. Ama ben Arda içinde küçük hediyeler alıp gelen misafirlere veriyordum ve "bunu sana aldık der misiniz?" diyordum (bunu şiddetle tavsiye ederim, çok işe yarıyor). Kıskançlığın boyutlarını en aza indirgemeye çalışıyordum. Ama bu duygu epey güçlüdür, bilenler bilir:)))
Bir gün Arda yine  Ezgi'nin tepesinde yine sıkıştırıyorken Ezgi tırnaklarıyla Arda'nın yüzüne bir faça attı ki görünce içim cız ettti. Aslında fena halde hak ettiğini düşünüyordum ama ikisi de sizin yavrunuz olduğu için kalbiniz acıyor tabi. Tırnak izi geçmezmiş, bunu da tecrübeyle öğrenmiş olduk. Hala Arda'nın yüzünde kardeşinin bıraktığı iz var ve ben o gün Ezgi'ye bakıp "bu kız başının çaresine her türlü bakar" diye düşündüm(hala da öyle düşünüyorum:)))
Arda okula Ezgi yürümeye başladığı yıl hayatımın en renkli, en cinnetli, en psikopat yılıydı. Cehenneem azabı dediklerinde aklıma gelir halen:))) O derece yani. En zorlandığım yıl, saçlarımdaki beyazların arttığı, annemin neden yaşlandığını anladığım zamanlardı.
Şimdi büyüdüler. Kardeş kıskançlığı bitti dememi beklemiyorsunuz heralde:) Halen devam ediyor ama ben artık kapıyı kapatıp televizyonun sesini açıyorum:) Sonra mutfağa yanıma gelip "ama anne Ezgi şunu yaptı, ağabeyim bunu yaptı vb......" bitmez tükenmez şikayetler ettiklerinde oldukça sakin bir şekilde "bunu çözebileceğinizi düşünüyorum, aranızda halledin sonra bana da anlatın olur mu? ben merak ederim" diyorum. İnanır mısınız kestim ayaklarını:))))Gelmiyorlar artık.
Gelelim yazının ana fikrine: çocuklarınız kavga ettiğinde ellerinde birbirlerine zarar verebilecek kesici ve delici alet yoksa karışmayın. Varsa ellerinden alın , gene karışmayın(ha bu arada gözünüz üzerlerinde olabilir ama bunu onlara belli etmeyin). Asla haklının kim olduğunu bulmaya, ilk kimin başlattığını tespit etmeye kalkmayın. Yok çünkü:))) Bu hataları yapmış birinden tavsiye. 

Kız kardeşimle çok kavga ettiğimiz dönemlerde annem "biriniz Amerika'ya biriniz Almanya'ya gidin, o kadar çok özleyin ki birbirinizi burnunuz sızlasın" diye beddua ederdi bize(ne kadar canından bezdirdiysek kadıncağızı). Bizde "ne özleyeceğim be bu gerizekalıyı" gibisinden sevgi dolu laflar ederdik. Sonra aynı ülkede ama farklı şehirlerde üniversite okumaya gittiğimizde en çok özlediğimiz kişi birbirimizdik. Özledim yani o gerizekalıyı:))) Kardeşlik güzel şey vesselam. Ne onunla ne onsuz olmaz:)))) Kardeşlerinizin değerini bilmeniz dileğiyle.

17 yorum:

  1. Sizin görselleriniz çok başka oluyor :) Gülmekten yazıya odaklanamıyorum bazen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Fidancım. Uzun süre ciddi konulardan bahsedemiyorum ne yapayım 😁😂😃

      Sil
  2. Küçükken tuhaf ama küçük kardeşim beni kıskanırdı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuhaf değil Emre her ikiside çok kiskaniyorlar birbirlerini sadece bebek olan akıllanana kadar aklı ermiyor😁😂😃

      Sil
  3. Benim şimdilerde yoğun yaşadığım, gideceğim bu diyarlardan, yetti moduna sokulduğum durumlar. Yalnız küçükler bir doz fazla cadı oluyorlar. Hakemlik yapmaktan yoruldum, bana zoraki beyin fırtınası yaptırıyorlar iyi yanı bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç hakem olma Begonvil Sokak. Çünkü sadece farkında olmadan seni kullanmalarına izin vermiş olursun.

      Sil
  4. karikatüre çok güldüm benim kardeşim olmadığı için bilmiyorum bu duyguyu tabi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla şanslisin mı desem bilemedim Audrey çünkü aynı zamanda güzel yanlarıda çok .

      Sil
  5. Annenizin bedduası nasıl da tanıdık geldi bilemezsiniz :)) bu arada ben de ikinciyi planlıyorum ama gözüm korktu diyebilirim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün anneler aynı buzlu kalem . Ben de anne olduktan sonra ona ne kadar benzediğimi farkettim. Kızdığım yönlerine bile.

      Sil
  6. Kadriye canım merhaba;
    Gülümseyerek yaşadım yabancı olmayan duyguları ....
    Emeğine sağlık ve fikrine ... Pek sevdim
    Sevgiyle kal

    YanıtlaSil
  7. Kardeş kıskançlığı gerçekten önemli bir konu.Ben proje konumu seçerken bunu da düşünmüştüm.Güzel bir yazı olmuş.Ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Yurdagül güzel yorumun için.

      Sil
  8. kadriye cok tebessumle okudum yaaa annenin lafini kardesi ablasi abisi olan kendi cocuklugunda duymayan yoktur herhalde :))) arda ve ezgi arasinda kurdugun denge ve bizlere verdigin ogut cok yerinde gercekten henuz 2. dusunmeyen bana bile ilham verdi :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat daha eğlenceli oluyor. Yap yap 2.yi:))))

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.