çalışan anne
çalışan kadın
çalışmayan anne
çocuk
erkek
ev hanımı
kadın
kadın olmak
Eskiden Kadın Olmak Daha Kolaydı
Belki sosyal
medyada sizde rastlamışsınızdır, ben bir kaç farklı yerde rastladım. Sizlerle
de paylaşmak istedim, ben hak verdim şahsen ama hak versekte
değiştiremedikten sonra bir anlamı yok.
"GÜLÜMSEYEREK
OKUDUM🙂🙂🙂
Eskiden
kadın olmak daha kolaydı.
Kadınlar
sadece evde olur, yemek yapar, çocuk bakarlardı.
Sadece,
eşinin geliri düşükse kadın çalışırdı ve çalışan kadına acınırdı.
Kadın
çalışıyorsa, evine bakamayacağı düşünülürdü.
Zaten
kadın bekarken çalışıyor idiyse bile evlenince evinin kadını olurdu.
90'lı
yıllara gelindiğinde kadın sadece evde olmak istemedi, artık çalışmak, ekonomik
olarak özgürleşmek istiyordu.
Önce
üniversite okumaya, sonra çalışmaya başladı.
Bu
kadının hoşuna gitmişti.
Çalışıyor,
istedigi gibi harcıyor, geziyordu.
Artık
çalışan kadın evli olmak değil bekar olup gününü gün etmek istiyordu.
Yaşasın
özgürlük...
Çalışan
kadın artık işkolik olmuştu.
Çalışıyor
ve yükseliyordu.
Zirveye
ulaşmıştı.
Birçok
şirkette önce orta kademe, sonra üst kademe yönetici kadın oldu.
Doksanların
sonuna gelindiğinde şirketler yalniz ve işkolik 30lu yaşlarında kadinlarla
doluydu..
Bu
çalışan kadına yetmedi, çıtayı biraz daha yükseltti.
Artık
hem evli hem de başarılı çalışan kadın olmalıydı.
Çalışan
kadın etrafına bakındı. Başarılı, paralı koca adayları gözden geçirildi..
Adaylardan
kel, şişman ve kısa boylu olanlar hemen elendi.
İnce
ruhlu, şaraptan anlayan, 14 Subat'ta müthiş sürprizler yapabilen, kimsenin bilmediği
yerlerde başbaşa tatillere götüren, yaşamayı seven ve bol bol espiri yapanlar
hemen kapışıldı.
Yurt
dışından gelinlikler getirtildi. Otellerde muhteşem düğünler yapılıp,
Maldivler'e ya da Bali'ye balayına gidildi.
Balayından
sonra çalışan kadın hızla iş başı yaptı.
Gündüzleri
toplantıdan toplantıya koştururken artık akşam yemeğini de düşünmeye
başlamıştı.
Akşam
ne yenmeli, nereye gidilmeli, eşinin gömlekleri, pantolonları ütülü mü,
kıyafetleri kuru temizlemeciye gitti mi geldi mi?
Marketten
alınacakların listesini çıkar, iş çıkışı git al, eve gel, akşam yemeğini
hazırla....
Çalışan
kadın artık mutluydu. Gece yatağı sıcacıktı. Üzülünce derdini paylaşan,
hastalanınca ona bakan, ağlayınca destek olacak bir omuza, göz yaşlarını
silecek şefkatli ellere sahipti.
15
saat koşturmak kadına vız geliyordu.
Etraf
bu şekilde koşuşturan, ev ile iş arası çift vardiya çalışan kadınla doluydu.
Zaman
geçiyordu. Çalışan kadın 35 ine yaklaşıyordu.
Biyolojik
saati "bebek, bebek" diye uyarı vermeye başladı.
Evet
çalışan kadın hemen çığlıklar atmaya başladı "Bebek de yaparım kariyer
de" diye...
Çalışan
kadınlar hemen sosyetik kadın doğumcuların randevularını doldurdular.
Çalışan
kadınlar ajandalarına ve islerinin temposuna uygun zamanı seçip hemen mikro
enjeksiyonla bebek yapmaya başladılar.
1-2
ay sonra güzel haberler sırayla gelmeye başladı. Çalışan kadınlar
hamileydiler.
Çalışan
kadın hem hamile, hem güzel olmak istedi.
Hemen
diyetisyenlere koşulup, özel hamile diyetleri alındı, bol bol kivi yenmeye
başlandı.
Eskisi
gibi tatlı, turşu, börek, Erik aşerilmiyor, karpuz, kivi ve mango isteniyordu
gecenin bir yarısı eşlerden.
Çalışan
kadın çocuğunu eski usul büyütmeyecekti.
Hemen
onlarca hamilelik, bebek büyütme kitapları alındı, bir çok internet sitesine
üye olundu, Yoga ve Anne-baba kurslarına yazılındı.
Çalışan
hamile kadın artık gün gün takip ediyordu bebeğinin gelişimini.
Bugün
43. gün, bebeğim üzüm tanesi gibi... 59. gün, parmakları oluştu... 89. gün,
bugün ilk defa hıçkırdı... 210 uncu günden sonra artık bebeğin matematik
zekasının artması için Mozart dinletilecek....
Sonunda
mutlu gün geldi.
Çalışan
kadın artık anneydi.
3-4
aylık izinden sonra çalışan kadın öldürücü diyetlerle zayıflayarak incecik bir
şekilde işbaşı yapmıştı.
Artık
başarılı bir yönetici, iyi bir eş ve Anne olarak 24 saat çalışıyordu.
Bebek
büyüdükçe, sosyalleşmesi için çalışan kadın cumartesilerini çocuğuna ayırdı.
Artık
tüm anneler topluca etkinliklere katılmaya başladılar. Yaş günü partileri,
tiyatrolar, piyano dersleri, basketbol, tenis ve yüzme kurslarının biri
bitiyor, diğeri başlıyordu.
Çalışan
kadına bu da yetmedi. Artık hem çalışıyor, hem iyi bir eş olmaya gayret ediyor
hem de annelik yapıyordu.
Çalışan
Kadın çıtayı bir kez daha yükseltti.
O
artık evinde katkısız, sağlıklı ekmekler, reçeller yapmalı, organik gıdalarla,
vitamini bol sebze yemekleri hazırlamalı, çocuğuna ve eşine özel günlerde
pastalar yapabilmeli, bu pastaları çok güzel süsleyebilmeliydi.
Bütün
çalışan kadınlar yemek yapma kurslarına koşmaya başladılar.
Evlerine
ekmek yapma makinaları aldılar.
Toplantı
aralarında birbirlerine yemek tarifleri vermeye başladılar.
"Dün
nefis bir çavdarlı ekmek yaptım, istersen tarifini vereyim"
"Ben
de hafta sonu harika bir pasta yaptım. Evdekiler bayıldı. Bir akşam gelin de
size de yapayım".
Bakalım
çalışan kadın bundan sonra çıtasını nereye yükseltecek?
Gelelim
erkeğe...
Bu
süreç içerisinde çalışan erkek ise çıtasını hiç yükseltmedi.
80'lerde,
90'larda ve 2000'lerde hep TV izliyor, bir şeyler içiyor ve maça
gidiyordu...".
Yorum sizin:)))
Ben okurken okudum. Yok hiç benlik değil . Ben de çalışan kadınım amaaa
YanıtlaSilYoruldum diyecektim . Aman Alahım nasıl bir yanlışlık yapmışım öyle 🙈🙈
SilAhh Tigris ben de bana göre değil derdim ama başa gelince süper kadın oluyorsun:)
Silkadın olmak her dönemde,dünyanın her yerinde,hangi statüde olursak olalım zor.
YanıtlaSilKesinlikle Ledushca.
Silay yoruldum.Paralamasın kendini bence bu kadar, ömür kısa:)
YanıtlaSilÇıta her geçen gün yükseliyorr Mehtap nasıl paralamasın kadın kendini, baskı artıyor.
SilOkurken yoruldum ama çalışan kadın olmak iyidir.
YanıtlaSilİyidir iyi olmasına Özlem ama çokta zor.
SilBir sonraki adim uzaya gideriz 😂😂😂
YanıtlaSilOlabillir valla Deryacığım.
SilPaylaşım için teşekkürler. Bloguma bende beklerim. Sevgiler.
YanıtlaSilHemen bakıyorum Banu.
Silhahahaaaa :) Doğru vallahi...
YanıtlaSilŞimdilerde böyle yaşanıyor annelik de, eşlik de kadınlık da....