I Origins-Göz


Merhabalar
Cumartesi gecesi Türkçeye "Göz" olarak çevrilen "I Orıgıns" filmini izledim.
   Bir kaç blogta bununla ilgili yazılar okuduğumdan kafamda çok daha farklı ve güzel olarak canlandırmış olmalıyım ki bayaaa hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Filmin konusu bilim-din karşılaştırılması, reenkarnasyon gibi bir şey. Ama beğenmedim. Başarısız olmuş. Mesela  film de bir aşk hikayesi var ama hiç etkileyici değil. Yani adam çok seviyormuş ama kız ölünce hemen asistanıyla kırıştırmaya başlıyor. Ne büyük aşk ama. Yani izleyiciye hissettirememişler.
   Aslında filmin konusu şöyle; Moleküler Biyoloji alanında doktora öğrencisi olan Ian Grey Cadılar Bayramında  bir partide sadece gözlerini gördüğü bir kıza aşık oluyor.Ancak Ian'ın bir özelliği var. Çocukluğundan beri insanların gözlerinin fotoğraflarını çekiyor. Kızın da gözlerinin fotoğrafını çekiyor ama kızı o geceden sonra görmüyor.Kızı her yerde aramaya başlıyor. Sonra buluyor tabi ki "arayan bulur". Kızın ismi Sofie. Kızın evine taşınıyor, hayat mutlu mesut devam ederken deneyler yaptığı laboratuvarına bir asistan kız başvuruyor. Kız Ian'ın aylardır üzerinde çalıştığı bir projeye yardım ediyor. Bu arada Ian  filmin başında retinanın kişiye özel, parmak izi gibi sadece kişiye has olduğunu ve dünyada yaşayan hiç bir insanın retinasının aynı olmadığını anlatıyor. Evlenmeye karar veriyorlar , başvuruya gittikleri gün "24 saat beklemeniz gerekiyor" diyorlar. Öyle bir kural varmış. Ama o gün Sofie ile Ian asansörde kaza geçiriyorlar ve Sofie ölüyor. Ian bir süre mahvoluyor ama sonra asistanıyla evleniyor. Bebekleri oluyor ve hastanede hemşire bir göz veri bankası kurulduğunu, yeni doğan bebeklerinin göz taramasını yaptırmak isteyip istemediklerini soruyor. Onlarda kabul ediyorlar ancak sistem tarama yapıldıktan sonra aynı retinaya sahip bir adamı gösteriyor. Bu adamın kim olduğunu araştırdıklarında bebeğin hamimleliğinden önce öldüğünü buluyorlar ve "göz dünyaya açılan ruhumuzun kapısıysa eğer aynı retinaya sahip insanlar aynı ruha sahipmidir?" sorusunu araştırmaya başlıyorlar ve bu araştırma sonucu Sofie'nin gözleriyle aynı retinaya sahip Hindistan'da bir kız çocuğu tespit ediyorlar ve Sofie'nin özelliklerini yazıp bir test oluşturuyorlar. Küçük kıza bu testi uyguluyorlar. Sonunu anlatmayayım. Zaten epey anlattım ama merak etmeyin izlediğinizde daha çok anlamanıza yarayacak anlattıklarım. Çünkü film  havada kalmış bence, yeterince açık değil. Yani senaryo güzel ama film pek güzel değil. Ama konusu ilginç yani gene olsa gene izlerdim. Tavsiye ederim aslında. İlginç şeyler seviyorsanız.
 Astrid Berges-Frisbey profil resmi Sofie Michael Pitt profil resmi Ian Brit Marling profil resmi Asistan Kız



  

4 yorum:

  1. Hakikaten konu güzelmiş hatta baya sevdim de bazen oyunculuktan mı yönetmenden mi yoksa senaryonun işlenişinden mi bilmem harcıyorlar. Olan Sofie`ye olmuş

    YanıtlaSil
  2. Ben sevgilisi ölene kadar olan kısma Can seyrederken şöyle bir baktım, sonrasına bakmadım. Zaten başroldeki o çocuğu da hiç sevmem nedense...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynen Handan. Okuyunca gülümsedim. Bu yazıyı yazarken "başka bir adam bulamamışlar mı?" diye düşündüm. Ben de hiç sevmem.

      Sil
  3. Merhabalar...Bloğunuzu çok beğendim. Çünkü neredeyse aynı duygu ve düşünceleri paylaşarak bir blog da ben açmışım ( http://herseyyasam.blogspot.com.tr). Yapmak istediklerimi sizin bloğunuzda görünce çok mutlu oldum. Umarım ben de sizin gibi başarılı bir blogcu olabilirim.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.