martin seligman
pozitif psikoloji martin seligman
pozitif psikoloji nedir
Pozitif Psikoloji
Pozitif Psikoloji:
Dalai Lama & Martin Seligman
20.yüzyılın en önemli psikoloji profesörlerinden biri Martin Seligman’ dır. Bu ismi unutmayın ve takip edin. Kendisi, A.B.D.’ inde Pennsylvania Üniversitesinde psikoloji profesörü görev yapmaktadır ve pozitif psikoloji konusunda öncü kişilerden biridir.
Profesör Seligman verdiği seminerlerin birinde, bir dönem Amerikan Psikoloji Derneğinin başkanlığını yaparken CNN’e verdiği bir röportajdan yola çıkarak psikoloji biliminin geldiği noktayı esprili bir şekilde çok güzel özetliyor ve pozitif psikolojiye ilişkin temel bilgileri paylaşıyor.
Arzu edenlerin http://www.ted.com/…/martin_seligman_on_the_state_of_psycho… adresinden konuşmanın tamamını izlemelerini şiddetle tavsiye ederim.
İzlerken son derece keyif aldığım ve bilgilendiğim bu konuşmanın özetini ve arada kendi görüşlerimi bu yazı vesilesi ile paylaşmak istiyorum.
Profesör Seligman, konuşmasının başında, CNN programı yapımcısı ile kendisi arasında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor:
CNN: Profesör, psikoloji biliminin bugünkü durumu hakkında bilgi verir misiniz? . Ancak zamanımız çok az ve kısa olsun lütfen. (Kameralar çalışır).
Seligman: Kaç kelimelik vaktim var?
CNN: Bir kelime
Seligman: İyi (Good)
CNN: Kesin kesin. Bu çok kısa oldu Profesör, size biraz daha zaman versek.
Seligman: Kaç kelime?
CNN: iki kelime ile ifade etseniz.
Seligman: İyi Değil (Not good)
CNN: Bu da çok kısa oldu. Peki, biraz daha zaman versek bu üç kelime olsa ne söylerdiniz.
Seligman: Yeteri Kadar iyi değil. ( Not good enough)
Martin Seligman, bunun üzerine bu üç başlık üzerinden Psikolojinin bugün geldiği durumu değerlendiriyor.
Profesör Seligman, neden psikoloji biliminin “iyi”, neden “iyi olmadığı” ve “neden yeterince iyi olmadığı” konusunu muhteşem bir şekilde özetliyor:
“…Psikoloji bilimini geçmişte depresyon gibi pek çok belirsiz olan konuyu tanımladı, sınıfladı, ölçülebilir hale getirdi ve bunların teşhisi ve tedavisi ile ilgili gerek ilaç gerekse de psikolojik tedavi yöntemlerini geliştirdi. Ancak bunları yaparken normal yaşamların nasıl iyileştirilebileceğini unuttu. Nispeten sorunsuz insanları daha mutlu, daha üretken yapma misyonumuzu unuttuk…”
Profesör Seligman çok önemli şeyler söylüyordu: Psikoloji ile ilgilenenlerin, sorunu olan insanlarla ilgili bir şeyler yapma telaşı, hasarı tamir etmek için bir şeyler yapma telaşı, hiç aklımıza insanları daha mutlu kılacak, olumlu müdahaleleri getirmediğini bir anlamda itiraf ediyordu.
Ve buradan yola çıkarak kendi gibi düşünen başka psikologların da yardımı ile “Pozitif Psikoloji” alanını ortaya attıklarını ve bunu yaparken de 3 şeyi amaçladıklarını söylüyordu seminerde:
1. İnsanların zayıf tarafları kadar pozitif tarafları ile de ilgilenmek,
2. İnsanların hayatında kötü giden şeyleri düzeltmeleri ile ilgilenmeleri kadar iyi şeyleri de oluşturmayla ilgilenmek,
3. Patolojik problemler kadar hayata anlam katan ve geliştiren alanlarla da ilgilenmek.
Profesör Seligman’ın ortaya koyduğu bu 3 amacın gerçekleşmesine yönelik olarak aslında çağlar boyunca filozoflarında hep gündeminde olan “mutluluk” konusunu bir bilim adamı olarak nasıl ele aldıklarını anlatıyordu.
Pozitif Psikoloji bilimi hayatı daha yaşanır ve mutlu olmanın yollarını öneren bilim alanı. Son 10 yıldır yapılan araştırmalarla “mutluluk” kavramının değişik şekillerde ölçülebileceği görülmüş.
İşi gereği son derece mutsuz insanlara yardımcı olmayan çalışan, Profesör Martin Seligman şu soruyu sorduğunu söylüyor:
“Son derece mutsuz insanlarla, normal insanlar arasındaki fark nedir?”
Mutlu insanlar üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu insanlar;
- Daha dindar değiller,
- Daha zengin değiller,
- Daha iyi görünmüyorlar,
- Hayatlarında sürekli daha iyi bir şeyler ya da kötü şeyler olmuyor.
Peki, ne oluyor? Bunun tek bir yolu olduğu görülüyor: Mutlu insanlar, son derece sosyaller.
Bu insanlar yalnız değiller, iyi bir romantik ilişkileri var ve geniş bir arkadaş repertuarına sahipler.
Profesör Seligman ve arkadaşları, yüz yılar boyunca mutluluğa müdahale konusunda Buda’dan Tony Robbins’e kadar yapılan önerileri incelediklerini ve sonunda bir başlangıç noktası bulabildiklerini söylüyor.
Kendimin de açıkçası içinde olduğunu düşündüğüm pek çok “normal” insanın hayatında anlam arayışı içinde olduğun düşünüyorum. Anlık mutluluklar değil, daha kalıcı ve sürekli mutluluk, dolu bir hayat arayışı.
Sanırım siz de merak etmişsinizdir bu başlangıç noktasının ne olduğunu.
Peki devam edelim o zaman:
İnsanları mutlu edeceği iddiasıyla bugüne kadar 120 yaklaşım önerilmiş. Bunlar üzerinde yapılan çeşitli testler ile geçerlilikleri sınandığında, gerçekten uzun süreli mutluluğa giden aşağıdaki 3 farklı yol ortaya çıkmış, üç farklı mutlu hayat şekli:
1. Keyifli Hayat (Pleasant Life): Sahip olabileceğin en çok pozitif duyguya sahip olduğun ve zevk aldığın hayat.
2. Bağlı Hayat( Engagement Life): İşinde, sevginde ya da bir ebeveyn olarak yani serbest kaldığın sıradaki hayatında zamanın durduğu ve başka bir şey hissetmediğin zaman.
3. Anlamlı Hayat (Meaningful Life): Sizden daha büyük bir şeye ait olmak ve onun için hizmet ettiğiniz bir hayat.
Birinci hayat, en kolay ulaşabilecek, zamana yayıp kolayca genişletilebilecek bir mutluluk hayatı ancak 3 kusuru var:
i. Olumlu duygu deneyimimiz kalıtsal ve bunun yaklaşık %50’si kalıtım yoluyla geliyor. Yani dışarıdan müdahaleler bunu ancak %15-20 etkileyebiliyor, bu yüzden çok fazla değiştirebilir değil.
ii. Olum duygular hızlı bir şekilde yerleşir. İlk alınan tat %100 tatmin verirken, altıncı kez tattığınızda artık tadı gitmiştir.
iii. Yukarıdaki nedenlerden dolayı da şekillendirebilir bir hayat değildir.
Bu kusurlar yüzünden iyi bir hayat için şekillendirebilir ve kendinizi akışa bırakacağınız diğer iki mutluluk yaklaşımı çok daha sürekli ve kalıcı görünüyor.
Çünkü keyif anında duyguları hissedersiniz. Ancak eğer akışa bırakmışsanız kendinizi o zaman o anda hiçbir şey hissetmezsiniz sadece yaşarsınız ve zaman durur, derin bir yoğunlaşma yaşarsınız.
Bunun içinde güçlü yanlarımızı bilmek ve bunları şekillendirmek mümkündür.
www.authentichappiness.org sitesinden 5 güçlü yanınızı bulabileceğiniz testi ve diğer pozitif psikoloji konusunda Profesör Seligmanın koyduğu pek çok diğer testleri ücretsiz olarak yaparak güçlü yanlarınız ve mutluluk konusundaki farkındalığınızı artırabilirsiniz.
Konumuza dönecek olursak, özetle 3 farklı mutluluk yaşama şekli olan; keyifli hayat, iyi hayat ve anlamlı hayat içerisinden son ikisi mutluluğu yakalamak adına bir cevap olarak görünüyor.
Profesör Seligman, seminerinde, bu üç mutluluk şeklinden yararlanma için çeşitli örnek uygulamalar paylaşıyor
Keyifli hayatı daha keyifli kılmak adına bir Cumartesi gününüzü kendinize ayırarak, örneğin, daha düşünceli ve tat alma keyfinizi daha da artıracağınız bir gün tasarlayabilirsiniz diyor, Profesör Seligman. Bence bu yazıyı okuyan biri olarak siz de bunu bir deneyin. Gerçekten ilginç bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Bu uygulama ile keyifli bir hayatın nasıl daha da geliştirilebileceğini gösteriyor.
İkinci uygulama önerisi, daha bağlı, iyi bir hayat için uygulama örneği.
Bunun için sakin bir yere gitmenizi, gözlerinizi kapatarak ve bir minnet ziyareti yaptığınızı düşünmeniz isteniyor. Hayatınızı son derece inanılmaz bir şekilde etkileyen ve sizin bu kişiye bunun için yeterince iyi teşekkür edemediğiniz birini hatırlamanız isteniyor. Bu kişiyi yaşıyor olmalıdır. Hatırladıktan sonra yapmanız gereken şey, bu kişiye en az 300 kelimelik bir mektup yazmanız, onu telefonla aramanız ve kendisini ziyaret edip edemeyeceğinizi sormanızdır. Ancak ziyaret sebebinizi açıklamamanız ve kapısını çaldıktan sonra ona yazdığınız mektubu okumanızdır.
Bu deneyimden sonra, süre ne kadar geçerse geçsin kendinizi hep keyifli hissedeceğiniz bu konuda yapılan onlar test çalışması ile onaylanmıştır.
Bir başka uygulama örneği de, çiftlerle yapılan güçlü yönler uygulamasıdır. Bu uygulamada çiftlerin birbirilerinin güçlü yönlerini düşünerek bir gece tasarlamaları isteniyor. Ve bunun sonucunda yaşanan deneyimin ilişkileri çok daha güçlendirdiği görüldüğü paylaşılıyor.
Üçüncü mutlu yaşam yolu olan “anlamlı yaşam” içinse aslında gelinen nokta hayırseverliktir.
Seligman ve öğrencileri bunun için kendileri üzerinde bir deney yapıyorlar. Eğlenceli kıldıkları ve güçlü yönlerini kullandıkları bir durumu, başkalarına yardım ettikleri, bir hayır işledikleri uygulamaları ile karşılaştırıyorlar.
Sonuç: Hayırlı bir şey yaparak başkalarına yardım ettiğinizde bunun olumlu etkisi devam eder, eder, eder…
Profesör Seligman son olarak konuşmasını binlerce insanla, 15 kez tekrarladıkları bir araştırmanın sonucundan bahsediyor.
Bu araştırma, tüm bu mutluluk arayışındaki yaşam şekillerinin hayattan aldığınız tatmine ne kadar katkı sağladığını anlamaya çalışan bir araştırma.
Elde edilen sonuçlar oldukça ilginç.
Keyif arayışının neredeyse hayattan tatmin olmakla hiç ilişkisi olmadığı görülüyor.
Anlam arayışı ise tatmin olma ile en güçlü bağı olan idi.
Anlam arayışı kadar olmasa da bağlılık arayışının da tatmin olma ile ilişkisi son derece güçlü olarak görülüyor.
Ancak en ilginç olan bulgu şu:
Eğer keyif almanın önemli olduğu durum diğer iki alan olan bağlılık ve anlam arayışı ile ilgili ise o zaman en büyük katkıyı bu sağlıyor.
Yani dolu bir yaşam için, eğer üç mutluluk yolunu da kullanıyorsanız ve bunlardan ilki olan keyfin önemli olduğu durumlar diğer iki yolla ilgili ise o zaman bütünün toplamı, tek tek parçaların toplamından daha fazla oluyor.
Buna karşılık, üçünden hiç birine sahip değilseniz, o zaman bom boş bir hayat olacak ve toplam parçalardan da az olacaktır.
Ve tüm bunların aslında sağlık, üretkenlik, ilişki gibi şeylerin birer fonksiyon olduğu görülmüştür.
Örneğin sağlık, keyif alma durumu, bağlılık ve anlamın bir soncudur.
Sonuç olarak hayatta mutluluğu yükseltmek için tüm diğer şeyler tasarım, teknoloji vb. anlam ve bağlılığı yükseltmek için kullanılabilir.
Bu da daha mutlu bir insanlık demek olacaktır.
20.yüzyılın en önemli psikoloji profesörlerinden biri Martin Seligman’ dır. Bu ismi unutmayın ve takip edin. Kendisi, A.B.D.’ inde Pennsylvania Üniversitesinde psikoloji profesörü görev yapmaktadır ve pozitif psikoloji konusunda öncü kişilerden biridir.
Profesör Seligman verdiği seminerlerin birinde, bir dönem Amerikan Psikoloji Derneğinin başkanlığını yaparken CNN’e verdiği bir röportajdan yola çıkarak psikoloji biliminin geldiği noktayı esprili bir şekilde çok güzel özetliyor ve pozitif psikolojiye ilişkin temel bilgileri paylaşıyor.
Arzu edenlerin http://www.ted.com/…/martin_seligman_on_the_state_of_psycho… adresinden konuşmanın tamamını izlemelerini şiddetle tavsiye ederim.
İzlerken son derece keyif aldığım ve bilgilendiğim bu konuşmanın özetini ve arada kendi görüşlerimi bu yazı vesilesi ile paylaşmak istiyorum.
Profesör Seligman, konuşmasının başında, CNN programı yapımcısı ile kendisi arasında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor:
CNN: Profesör, psikoloji biliminin bugünkü durumu hakkında bilgi verir misiniz? . Ancak zamanımız çok az ve kısa olsun lütfen. (Kameralar çalışır).
Seligman: Kaç kelimelik vaktim var?
CNN: Bir kelime
Seligman: İyi (Good)
CNN: Kesin kesin. Bu çok kısa oldu Profesör, size biraz daha zaman versek.
Seligman: Kaç kelime?
CNN: iki kelime ile ifade etseniz.
Seligman: İyi Değil (Not good)
CNN: Bu da çok kısa oldu. Peki, biraz daha zaman versek bu üç kelime olsa ne söylerdiniz.
Seligman: Yeteri Kadar iyi değil. ( Not good enough)
Martin Seligman, bunun üzerine bu üç başlık üzerinden Psikolojinin bugün geldiği durumu değerlendiriyor.
Profesör Seligman, neden psikoloji biliminin “iyi”, neden “iyi olmadığı” ve “neden yeterince iyi olmadığı” konusunu muhteşem bir şekilde özetliyor:
“…Psikoloji bilimini geçmişte depresyon gibi pek çok belirsiz olan konuyu tanımladı, sınıfladı, ölçülebilir hale getirdi ve bunların teşhisi ve tedavisi ile ilgili gerek ilaç gerekse de psikolojik tedavi yöntemlerini geliştirdi. Ancak bunları yaparken normal yaşamların nasıl iyileştirilebileceğini unuttu. Nispeten sorunsuz insanları daha mutlu, daha üretken yapma misyonumuzu unuttuk…”
Profesör Seligman çok önemli şeyler söylüyordu: Psikoloji ile ilgilenenlerin, sorunu olan insanlarla ilgili bir şeyler yapma telaşı, hasarı tamir etmek için bir şeyler yapma telaşı, hiç aklımıza insanları daha mutlu kılacak, olumlu müdahaleleri getirmediğini bir anlamda itiraf ediyordu.
Ve buradan yola çıkarak kendi gibi düşünen başka psikologların da yardımı ile “Pozitif Psikoloji” alanını ortaya attıklarını ve bunu yaparken de 3 şeyi amaçladıklarını söylüyordu seminerde:
1. İnsanların zayıf tarafları kadar pozitif tarafları ile de ilgilenmek,
2. İnsanların hayatında kötü giden şeyleri düzeltmeleri ile ilgilenmeleri kadar iyi şeyleri de oluşturmayla ilgilenmek,
3. Patolojik problemler kadar hayata anlam katan ve geliştiren alanlarla da ilgilenmek.
Profesör Seligman’ın ortaya koyduğu bu 3 amacın gerçekleşmesine yönelik olarak aslında çağlar boyunca filozoflarında hep gündeminde olan “mutluluk” konusunu bir bilim adamı olarak nasıl ele aldıklarını anlatıyordu.
Pozitif Psikoloji bilimi hayatı daha yaşanır ve mutlu olmanın yollarını öneren bilim alanı. Son 10 yıldır yapılan araştırmalarla “mutluluk” kavramının değişik şekillerde ölçülebileceği görülmüş.
İşi gereği son derece mutsuz insanlara yardımcı olmayan çalışan, Profesör Martin Seligman şu soruyu sorduğunu söylüyor:
“Son derece mutsuz insanlarla, normal insanlar arasındaki fark nedir?”
Mutlu insanlar üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu insanlar;
- Daha dindar değiller,
- Daha zengin değiller,
- Daha iyi görünmüyorlar,
- Hayatlarında sürekli daha iyi bir şeyler ya da kötü şeyler olmuyor.
Peki, ne oluyor? Bunun tek bir yolu olduğu görülüyor: Mutlu insanlar, son derece sosyaller.
Bu insanlar yalnız değiller, iyi bir romantik ilişkileri var ve geniş bir arkadaş repertuarına sahipler.
Profesör Seligman ve arkadaşları, yüz yılar boyunca mutluluğa müdahale konusunda Buda’dan Tony Robbins’e kadar yapılan önerileri incelediklerini ve sonunda bir başlangıç noktası bulabildiklerini söylüyor.
Kendimin de açıkçası içinde olduğunu düşündüğüm pek çok “normal” insanın hayatında anlam arayışı içinde olduğun düşünüyorum. Anlık mutluluklar değil, daha kalıcı ve sürekli mutluluk, dolu bir hayat arayışı.
Sanırım siz de merak etmişsinizdir bu başlangıç noktasının ne olduğunu.
Peki devam edelim o zaman:
İnsanları mutlu edeceği iddiasıyla bugüne kadar 120 yaklaşım önerilmiş. Bunlar üzerinde yapılan çeşitli testler ile geçerlilikleri sınandığında, gerçekten uzun süreli mutluluğa giden aşağıdaki 3 farklı yol ortaya çıkmış, üç farklı mutlu hayat şekli:
1. Keyifli Hayat (Pleasant Life): Sahip olabileceğin en çok pozitif duyguya sahip olduğun ve zevk aldığın hayat.
2. Bağlı Hayat( Engagement Life): İşinde, sevginde ya da bir ebeveyn olarak yani serbest kaldığın sıradaki hayatında zamanın durduğu ve başka bir şey hissetmediğin zaman.
3. Anlamlı Hayat (Meaningful Life): Sizden daha büyük bir şeye ait olmak ve onun için hizmet ettiğiniz bir hayat.
Birinci hayat, en kolay ulaşabilecek, zamana yayıp kolayca genişletilebilecek bir mutluluk hayatı ancak 3 kusuru var:
i. Olumlu duygu deneyimimiz kalıtsal ve bunun yaklaşık %50’si kalıtım yoluyla geliyor. Yani dışarıdan müdahaleler bunu ancak %15-20 etkileyebiliyor, bu yüzden çok fazla değiştirebilir değil.
ii. Olum duygular hızlı bir şekilde yerleşir. İlk alınan tat %100 tatmin verirken, altıncı kez tattığınızda artık tadı gitmiştir.
iii. Yukarıdaki nedenlerden dolayı da şekillendirebilir bir hayat değildir.
Bu kusurlar yüzünden iyi bir hayat için şekillendirebilir ve kendinizi akışa bırakacağınız diğer iki mutluluk yaklaşımı çok daha sürekli ve kalıcı görünüyor.
Çünkü keyif anında duyguları hissedersiniz. Ancak eğer akışa bırakmışsanız kendinizi o zaman o anda hiçbir şey hissetmezsiniz sadece yaşarsınız ve zaman durur, derin bir yoğunlaşma yaşarsınız.
Bunun içinde güçlü yanlarımızı bilmek ve bunları şekillendirmek mümkündür.
www.authentichappiness.org sitesinden 5 güçlü yanınızı bulabileceğiniz testi ve diğer pozitif psikoloji konusunda Profesör Seligmanın koyduğu pek çok diğer testleri ücretsiz olarak yaparak güçlü yanlarınız ve mutluluk konusundaki farkındalığınızı artırabilirsiniz.
Konumuza dönecek olursak, özetle 3 farklı mutluluk yaşama şekli olan; keyifli hayat, iyi hayat ve anlamlı hayat içerisinden son ikisi mutluluğu yakalamak adına bir cevap olarak görünüyor.
Profesör Seligman, seminerinde, bu üç mutluluk şeklinden yararlanma için çeşitli örnek uygulamalar paylaşıyor
Keyifli hayatı daha keyifli kılmak adına bir Cumartesi gününüzü kendinize ayırarak, örneğin, daha düşünceli ve tat alma keyfinizi daha da artıracağınız bir gün tasarlayabilirsiniz diyor, Profesör Seligman. Bence bu yazıyı okuyan biri olarak siz de bunu bir deneyin. Gerçekten ilginç bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Bu uygulama ile keyifli bir hayatın nasıl daha da geliştirilebileceğini gösteriyor.
İkinci uygulama önerisi, daha bağlı, iyi bir hayat için uygulama örneği.
Bunun için sakin bir yere gitmenizi, gözlerinizi kapatarak ve bir minnet ziyareti yaptığınızı düşünmeniz isteniyor. Hayatınızı son derece inanılmaz bir şekilde etkileyen ve sizin bu kişiye bunun için yeterince iyi teşekkür edemediğiniz birini hatırlamanız isteniyor. Bu kişiyi yaşıyor olmalıdır. Hatırladıktan sonra yapmanız gereken şey, bu kişiye en az 300 kelimelik bir mektup yazmanız, onu telefonla aramanız ve kendisini ziyaret edip edemeyeceğinizi sormanızdır. Ancak ziyaret sebebinizi açıklamamanız ve kapısını çaldıktan sonra ona yazdığınız mektubu okumanızdır.
Bu deneyimden sonra, süre ne kadar geçerse geçsin kendinizi hep keyifli hissedeceğiniz bu konuda yapılan onlar test çalışması ile onaylanmıştır.
Bir başka uygulama örneği de, çiftlerle yapılan güçlü yönler uygulamasıdır. Bu uygulamada çiftlerin birbirilerinin güçlü yönlerini düşünerek bir gece tasarlamaları isteniyor. Ve bunun sonucunda yaşanan deneyimin ilişkileri çok daha güçlendirdiği görüldüğü paylaşılıyor.
Üçüncü mutlu yaşam yolu olan “anlamlı yaşam” içinse aslında gelinen nokta hayırseverliktir.
Seligman ve öğrencileri bunun için kendileri üzerinde bir deney yapıyorlar. Eğlenceli kıldıkları ve güçlü yönlerini kullandıkları bir durumu, başkalarına yardım ettikleri, bir hayır işledikleri uygulamaları ile karşılaştırıyorlar.
Sonuç: Hayırlı bir şey yaparak başkalarına yardım ettiğinizde bunun olumlu etkisi devam eder, eder, eder…
Profesör Seligman son olarak konuşmasını binlerce insanla, 15 kez tekrarladıkları bir araştırmanın sonucundan bahsediyor.
Bu araştırma, tüm bu mutluluk arayışındaki yaşam şekillerinin hayattan aldığınız tatmine ne kadar katkı sağladığını anlamaya çalışan bir araştırma.
Elde edilen sonuçlar oldukça ilginç.
Keyif arayışının neredeyse hayattan tatmin olmakla hiç ilişkisi olmadığı görülüyor.
Anlam arayışı ise tatmin olma ile en güçlü bağı olan idi.
Anlam arayışı kadar olmasa da bağlılık arayışının da tatmin olma ile ilişkisi son derece güçlü olarak görülüyor.
Ancak en ilginç olan bulgu şu:
Eğer keyif almanın önemli olduğu durum diğer iki alan olan bağlılık ve anlam arayışı ile ilgili ise o zaman en büyük katkıyı bu sağlıyor.
Yani dolu bir yaşam için, eğer üç mutluluk yolunu da kullanıyorsanız ve bunlardan ilki olan keyfin önemli olduğu durumlar diğer iki yolla ilgili ise o zaman bütünün toplamı, tek tek parçaların toplamından daha fazla oluyor.
Buna karşılık, üçünden hiç birine sahip değilseniz, o zaman bom boş bir hayat olacak ve toplam parçalardan da az olacaktır.
Ve tüm bunların aslında sağlık, üretkenlik, ilişki gibi şeylerin birer fonksiyon olduğu görülmüştür.
Örneğin sağlık, keyif alma durumu, bağlılık ve anlamın bir soncudur.
Sonuç olarak hayatta mutluluğu yükseltmek için tüm diğer şeyler tasarım, teknoloji vb. anlam ve bağlılığı yükseltmek için kullanılabilir.
Bu da daha mutlu bir insanlık demek olacaktır.
Teşekkürler Profesör Seligman, gerçekten harikasınız.
Yazıyla İlgili Düşüncelerinizi Yazabilirsiniz