gençlik
Güncell
üniversite
yurt hayatı
Kısa Dönem Askerlik Gibi
Merhabalar
Mai'nin bir kaç yazısını okudum ve benim de canım anılarımdan
bahsetmek istedi. Üniversitede 4 ay kaldığım ama anlata anlata bitiremediğim
yurt hayatımdan bahsetmek istiyorum. Kız kardeşim üniversite hayatı boyunca hep
yurtta kaldığı ve birazda sıkıldığı için bana "kısa dönem askerlik
yapanların anıları gibi, anlat anlat bitiremiyorsun yurtta ki 4 ayını, bir de 4
yıl kalsan ne yapardık bilmem" derdi(kıskanç nimo:))
Ben o zamanlar bilmesem de, acayip şımarık büyütülmüş, istediği
her şey kendisine, daha neredeyse talep bile etmeden, gümüş tepsilerde sunulmuş
biriymişim. Cam bir fanusta, tüm kötülüklerden, zorluklardan korunaklı
büyütülmüşüm. Hiç yokluk görmemişim ve hayatı hep öyle sanmışım, herkesi öyle
sanmışım. Tabi bunu 18 yaşında yurtta kalmaya başladığımda fark ettim. Annemle
babam kendilerince en doğruyu yapmışlar ama büyümemişim ben hep çocuk kalmışım.
Üniversitenin benim okulun olduğu kapısından değil de yanlışlıkla
diğer kapısından girdiğimde okulu bulamayıp yanımdan geçen üçlü kız grubuna
okulumu sormuştum. Babamla gelmiştik kayıt olmaya ve ben her zamanki gibi
yanımda bilen biri varsa ona dayamışım sırtımı ve yollara bakmamışım. Neyse ama
iyi olmuş o zaman. Çünkü o kızlarla sohbet ede ede okulun diğer kapısına kadar
yürümek bana ilk üniversite tecrübelerimden birini kazandırmış. Kızlar son
sınıf öğrencisiydiler ve bana okulla ilgili bir sürü uyarılarda bulunmuşlardı.
Mesela bugün bile aklımda kalan "yeni başlayanlara cik cik derler, bunu
pek belli etmesen iyi olur" demişlerdi yüzümdeki alık ifadeden anlamışlardı
zannımca:) Sonra yanımdan geçen özellikle erkeklerin bana "cik
cik" demelerinin anlamını hemen anlamıştım. Hmmm anlamıştım da ne olmuştu.
Yüzümde ki şaşkın ifadeyi silmeye çalışmıştım hemen:) Kızlar bir de bana
özellikle çömezlere asılan erkeklere karşı uyanık olmamı söylemişlerdi. Ben de
her şeyde olduğu gibi bunu da abartmış, sınıfta bana "saatiniz var
mı?" diye soran çocuğa sanki beni taciz etmiş gibi davranarak sadece
"evet vaaaar" diyerek saatin kaç olduğunu söylememiştim mesela. Sonra
çocuk bana "saatinizin olması çok güzel , peki bana saatin kaç olduğunu
söyleme lütfunda bulunur musunuz acaba?" demesiyle çok utanarak saati
söylemiştim. Bir de ne işim varsa o zaman artık hatırlamıyorum dekanlığa gidip
rektörle görüşmek istediğimi söylemiştim. Oluyo böyle cik ciklikler canım her
gencin başına gelmiştir:)
Yurtta ki oda arkadaşlarım hala görüştüğüm ve çok sevdiğim
kızlarla tanışmam ve hepsini görür görmez çok sevmem bugün gibi aklımda.
Sonra birinin ailesinden gelen yiyecek kolisini heyecanla açıp,
yiyeceklere gömülmemiz(bugün bile daha lezzetli hiç bir şey yemediğimi
düşünüyorum).
Odada ki 6 kızdan birisi sevgilisinden ayrılsa hep birlikte
ağlayışımız, ya da babası hasta diye her birimizin hüngür hüngür ağlaması.
Kalorifer başı sigara eşliğinde sohbetlerimiz ki sigara benim
beynime bu yüzden "keyif, eğlence" diye kodlanmış olmalı.
Etütte ders çalışmaya çalışmalarımız esnasında neredeyse 5 dakika
da bir birilerinin "lütfen sessiz olun" diye bağırarak uyarmaları
sonucu dağılan dikkatlerimiz.
Saatlerce süren sohbetlerimizde unuttuğumuz gurbette olma duygusu.
Saflığımız, masumiyetimiz, yardımseverliğimiz, paylaşımcılığımız.
Ve daha neler neler.
3. sınıftayken rahmetli babacığımla konuşurken "belki
üniversitede alemi cihan olmadım baba ama ben yontuldum, büyüdüm" demiştim
ve o an ileride ki çocuklarımı şehir dışında ailesinden uzakta okumaya
göndermeye karar vermiştim.
Şimdi dönüp baktığımda "şanslıymışım" diyorum. Çok şükür....
Güzel bir yazı olmuş gerçekten. Ben şu an üniversitede okuyorum ve kendi şehrimdeyim, annemin yanında. En yakın arkadaşımsa şehir dışına gitti. Ve ondaki farklılığı gayet net görebiliyorum her geçen günde. Yaşamayı kendi kendine öğreniyor. Umarım bana da hayırlısıyla bir öğrenme fırsatı gelir. ^^
YanıtlaSilTeşekkürler Febris. Üniversite yıllarının kıymetini bil. Özleyeceksin bak sonra:)
Silgüzel bir yazı halimize şükür bloğunuzut akibe aldım bende beklerim :)
YanıtlaSilHoşgeldin Ümran yorumunu görmeden ben de sana gelmişim kalp kalbe karşı:)
Silnasıl keyıflı yazı karıkaturler ıse harıka. Yalnız unıverısteyı bende ıstanbulda okudum aılemın yanında gıt gel lıse gıbı , dısardan gelenlerle sohbet ederdım hep cunku onlar aıle ozlemı anlattıkca aıleme sarılırdım ancak dısarda okumanın ınsana kattıgı cok sey var bence..sevgıer
YanıtlaSil