Sevgi Açlığı Çeken İnsanlar

 "Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya’da hapse mahkum edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.




Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar.



Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer..."

DOSYOYEVSKİDEN

16 yorum:

  1. Çok uzun yıllar önce adamcağızın Sibirya'daki hapisane günlerini okumuştum. Bu kitapta değil ama. Hayat hikayesinin anlatıldığı bir kitapdı. Bir şekilde kaybettim o kitabı ve çok aradım ama bulamadım yazarını da hatırlayamıyorum. Şimdi sende de okuyunca tekrar anılarım canlandı. Ve şimdi ülkemizde bazılarının kötü yöneticilere neden taptığını daha iyi anladım. Buna bir ad takmalı bence Dostoyevski Stockholm sendromünden yüzyıllar önce o sendromü bulmuş. :))
    Çok teşekkürler Kadriyeciğim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar her devirde aynıymış yani Müjde Abla:(

      Sil
  2. O kadar yerinde tespitler olmuş ki.... Pek çok örnekleme yapabilirim ancak yazı dili ifadeleri tam anlaşılması gerektiği gibi aktaramadığından, yanlış anlaşılmalara neden olabilir, o yüzden yazmayacağım. Keşke yüz yüze onsaydık da, anlayabilseydim. Bugünkü halimize cuk diye oturan, profesyonel hayatımla ilgili sürüyle anekdot. Neyse, sen buradan anlamışsınız biraz, yüreğine sağlık Kadriye 😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazım gene otomatik düzeltme kurbanı olmuş, kusura bakma Kadriye. Onsaydık değil, olsaydık; anlayabilseydim değil, anlatabilseydim; anlamışsınız değil, anlamışsındır olacaktı 🤗

      Sil
    2. Anlamaz mıyım ? O kadar çok anladım ki vazgeçtim anlamaktan:(

      Sil
  3. Bizde ki kara gün dostu mevzusunu farklı biçimlerde deneyimlemiş demek ki.Sevgi açı ne ilginç bir ifade, etkileri de keza öyle, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kara gün dostu mevzusunu hiç düşünmemiştim.

      Sil
  4. ooooo çok ilginç yaa köpeğin tavrı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlarda böyle davranıyorlarmış dendi:)

      Sil
  5. çok çarpıcı..okumamıştım..hemen okuyacağım...

    YanıtlaSil
  6. Stokholm sendromu örneklerinden biri...

    Tam bir muammayız zaten. İnsanın iç dünyasını en iyi anlatan yazarlardan biri olarak Dostoyevski alıntısı hiç şaşırtıcı değil. Emeğine yüreğine sağlık sevgili Kadriye Hanım 🙏😊🌺🤚

    YanıtlaSil
  7. Yorum bırakmıştım ama denetime mi takıldı acaba 🤔😊🌼🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben çok sık bakamıyorum bloğuma maalesef. Yorumun içşn teşekkürler 🙏

      Sil
  8. Oldukça ilgi ile okudum..Bence insanoğlunun en önemli sorunu..Ne sevmeyi biliyoruz ne de sevilmeyi be Kadriye..Görüşmek üzere..Selam ve sevgiler..

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.