Belki De Kurban Değilsin

YAZAR : Pazartesi, Temmuz 21, 2025

 Yıllar önce bir arkadaşım vardı. Yaşadığım sorunlardan ona bahsettiğimde, şikayet ettiğimde bana ona benzer ama çok daha kötü olaylar yaşamış insanların hikayelerini anlatırdı. Onunla sohbetin sonunda halime şükrederek hatta biraz da şımarıklık yaptığımı düşünerek ayrılırdım onun yanından. 

İnsan doğası gereği olumsuzu görmeye , olumsuza odaklanmaya daha meyilli. Ve bazen o kadar çok kalıyor ki o olumsuz deneyimlerde olumlu hiç bir şey yokmuş gibi hissedip kurban psikolojisinde kalıyor. Çaresiz hissediyor, kurban psikolojisinde kalıyor. Ve çoğunlukla öğrenilmiş çaresizlik içinde sadece şikayet edip harekete geçmeden kendine acıyor. 

Bir şeylerden şikayet edeceğim zaman o arkadaşım gelir aklıma “şimdi burada olsa hangi daha kötü hikayeyi anlatırdı bana” diye sorarım kendime.  Ve çok daha kötü olabilecek senaryolar kurgularım ve “yok ya o kadar da kötü değil” derim. 

Zaman zaman bunu yapmak iyi gelebilir. Çünkü yaşadığımız olay bizim için çok büyük çok zor gelir yaşarken ama bu sarmalın içinden çıkmak için başka insanların daha da kötü şartlarda olduğunu görmemizi sağlar. Gördüğümüzde de olaylara farklı açılardan bakabiliriz ve harekete geçebiliriz. Ya da en azından kurban psikolojisinden çıkar ruh halimizi düzeltebiliriz. 

Çünkü umutsuzlukta debelenmenin hiç kimseye faydası yok. 

Ne dersiniz? 

Midilli Adası Gezisi

YAZAR : Çarşamba, Temmuz 09, 2025

 


Dün Midilli Adası’na Kültür Gezisi’ne gittik. Adanın tarihi ve kültürü ile ilgili çok şey öğrendik. 

Yaz dönemine özel mi bilmiyorum her sabah Ayvalık Liman’mdan Midilli’ye feribot kalkıyor. Yaklaşık 1 saatte Midilli’ye vardık. Tur Rehberimiz ve otobüs bizi bekliyordu. İlk olarak Petra’ya gittik. Burası denize girmek için en çok tercih edilen yerlerdenmiş. 114 basamakla çıkılan Manastır’a gidip manzarasından fotoğraf çektirdik. Petra da nefis bir dondurma yedik. Tavsiye ılunur. Oradan Molyvos’a  gittik . Unesco Dünya Mirası Listesine alınmış çok güzel bir yer. Evler standart taş bina, sokaklar çok güzel. Arnavut Kaldırımlı dar sokaklar dünyanın en güzel sokaklarından biriymiş. 

Deniz kenarında bir restoranda balık, yunan salatası, kabak mücver yedik. 



Son olarakta Baş Melek Taksiarhis Manastırı ve Kilisesi’ni ziyaret ettik. Buranın ilginç bir hikayesi var. Efsaneye göre, 10. yüzyılda bugün manastırın olduğu yerde 40 rahip yaşamaktadır. Bir gün korsanlar bölgeye saldırıp 40 rahipten 39 tanesini kılıçtan geçirip katlederler. O sırada çatıda uyumakta olan rahip Gabriel, baş melek Mikail’in korumasıyla mucizevi bir şekilde katledilmekten kurtulur. Katledilen 39 arkadaşının kanıyla kıpkırmızı olan toprağı kullanarak Baş melek Mihail’in ikonasını yapar. Mihail’in kanlı topraktan yapılmış ikonası kilisenin içinde sergilenmektedir. Mihail’in yüzü mumların ve ışığın etkisiyle yıllar içinde kararmış. İnanışa göre, Mihail’in ikonasına baktığınızda onun güzel olduğunu düşünürseniz bu sizin güzel, iyi bir insan olduğunuzu gösterirmiş. Kötü şeyler düşünmeniz ise sizin içinizin kötülüğünün bir yansıması olarak kabul ediliyormuş.

Manastırın bahçesinde çikolatalı lokma yedik. Kocaman kocaman lokmalar üzerine çikolata döktürürseniz 4 euro. 

Mandamatos Kasabası’nda ilgilimi çeken şeylerden bir tanesi de evlerin çatılarının köşesine Medusa’nın küçük heykellerinin yapılması. Bu bizdeki nazar boncuğu yerine yapılıyormuş. Mitolojide Medusa’ya bakan taş oluyor ya evlerini kötü gözle bakılmasından korumak için yapıyorlarmış. 

Bir de çok ilginç bir şey , adadaki yollarda kaza geçirip ölenler için öldükleri yere minyatür bir kilise dikiyorlar. Yol boyunca yol kenarlarında minik kiliseler görüyorsunuz. Bu arada yollar dar ve virajlı.

Rehber adadaki halkın yeni ev araba gibi şeylere önem vermediğini ama her akşam dışarda keyifli bir akşam yemeğinin vazgeçilmez olduğunu anlattı. 

Güzel bir geziydi, tavsiye ederim. 

Blogger tarafından desteklenmektedir.