Cebimdeki Yabancı Filmi



Geçen cumartesi akşamı Cebimdeki Yabancı filmine gittik. Fragmanını izlemiştim ve konusu çok ilginç gelmişti. Filmi de çok beğendim. Aslında film tek mekanda geçiyor neredeyse, ama sıkıcı değil. Film yemek masasında geçiyor ve yemeklerde bir nevi oyuncu sanki. Öyle güzel ki yemekler tokken bile acıkabilirsiniz. 
Filmin konusu; Çocukluktan beri arkadaş olan 4 erkek ve eşleri bir akşam yemeğinde buluşuyorlar ve bir oyun oynamaya karar veriyorlar. Cep telefonlarını herkes masaya bırakacak , gelen bütün mesajlar sesli okunacak, gelen tüm telefonlarla hoparlörden konuşulacak, herkes duyacak. İçlerinden birinin "benim için sorun yok, saklayacak bir şeyim yok benim" diyerek meydan okuması ve diğerlerini saklayacak şeyleri var diye itham ederek kışkırtmasıyla herkes oyuna katılıyor. Katılıyor ve işte burada işler karışmaya başlıyor. Herkesin kirli çamaşırları bir bir dökülmeye başlıyor. Ortam acayip geriliyor. Bir mesaj geliyor birine ya da bir arama sonrasında bütün gözler ona dönüp açıklama bekliyorlar. Eşi sıkıştırıyor, hatta ayrılma aşamasına geliyorlar. 
Benim yorumuma gelince filmin uyarlama olmasına çok bozuldum öncelikle. Böyle konuları Türkler düşünemiyor mu arkadaş, niye her şeyimiz uyarlama? Belki düşünüyorlar ama iş yapmaz korkusuyla filmi çekecek adam bulamıyorlar sanırım.  Hazır çekilmiş, gişe yapmış film , hiç riske girmeden kazanç demek tabi. 
cebimdeki yabancı ile ilgili görsel sonucu

Oyuncuların hepsinin çok başarılı olduğunu düşündüm. Film dar alanda geçiyor ve yüz ifadeleri, mimikler bu yüzden çok önem kazanıyor ve hakkını vermişler kesinlikle. 
"Filmdeki oyunu gerçek hayatta da oynasak kaç çift evli kalır?"  merak etmeden edemedim film boyunca. İnsanlar neden boşanmazlar ki madem sıkılmışlar, ya da sevmiyorlar artık eşlerini. Ama alışkanlıklar işte öyle güçlü ki bilinmeyen korkutuyor onları sanırım. Ya da aslında sadece macera arıyorlar. Bilinmez. İnsanoğlu işte.
Cep telefonlarını "cebimdeki yabancı , her şeyimi bilen yabancı" diye tanımlamışlar filmde. Öyle gerçekten de. Her şeyimiz onun içinde. Bizim kara kutumuz. Şahsen bu oyunu ben kabul etmezdim diye düşündüm. Kimse etmemeli bence. İyi tanıdığımı düşündüğüm insanların kirli çamaşırlarını bilmek istemezdim. Bana gösterdiği kadarıyla, hissettirdiği kadarıyla yeter bana. Yani bilmem gerekmeyen bir bilgiyi niye öğrenip ilişkimizi sorgulayayım ki. Gereksiz bence. 
İlgili resim

Film yine de insanı geriyor, sorgulattırıyor ve düşünmeye sevk ediyor. Bu açılardan izlenmesi gerekli ve ayrıca da çok keyifli. Tavsiye olunur.

9 yorum:

  1. teşekkürler bilgilendirme için canım :)

    YanıtlaSil
  2. Vaaayy, konusu çok ilginçmiş. Hiç duymamıştım filmi. İzlenecekler listesine aldım. Teşekkürler paylaşım için.

    Sevgiler... :)

    YanıtlaSil
  3. İlgimi çok çekmişti, teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  4. Uyarlama olmasını bilmemem rağmen son dönem izlediğim en güzel Türk filmi sanırım Ferzan Özpetek farkı

    YanıtlaSil
  5. Dün akşam izledim daha Kadriye ve çok beğendim.
    Hatta ulaşabilirsem orhjinalini de izlemek istiyorum. O kara kutu bence de herkesin özelinde kalsın :)))

    YanıtlaSil
  6. filmi çok merak ediyorum, en kısa zamanda gideceim :)

    YanıtlaSil
  7. İsmini çok duydum ve yorumundan sonra iyice merak ettim .Teşekkürler canım

    YanıtlaSil
  8. Merhaba, yazınız için teşekkürler. Blog yazarlarının buluşma ve sosyal paylaşım noktasına sizleri de bekleriz. Böylelikle içeriklerinizi bloggerlara tanıtabilir ve diğer bloggerlar ile kolaylıkla irtibat kurabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  9. film beni fena halde evlilikten soğuttu :D

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.